Birinci Hutbe
Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Allah'ım! Bütün hamdler sana mahsustur. Bol, güzel ve mübarek hamdler, nimetlere denk ve daha fazlasına layık olan hamdler sana mahsustur.
Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, tektir, ortağı yoktur.
Ve yine şahitlik ederim ki Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir. Allah'ım! Efendimiz Muhammed'e, ailesine ve tüm ashabına salat, selam ve bereket eyle.
Ey Müslümanlar!
Yüce Allah şöyle buyuruyor:
اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ مَثَلُ نُورِهٖ كَمِشْكٰوةٍ فٖيهَا مِصْبَاحٌ اَلْمِصْبَاحُ فٖى زُجَاجَةٍ اَلزُّجَاجَةُ كَاَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّىٌّ يُوقَدُ مِنْ شَجَرَةٍ مُبَارَكَةٍ زَيْتُونَةٍ لَا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضٖیءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُورٌ عَلٰى نُورٍ يَهْدِى اللّٰهُ لِنُورِهٖ مَنْ يَشَاءُ وَيَضْرِبُ اللّٰهُ الْاَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ
Nur suresi 24.35 Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir kandil, kandil de bir cam fânûs içinde. Fânûs sanki inci gibi parlayan bir yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından tutuşturulur. Bu ağacın yağı, ateş dokunmasa bile neredeyse aydınlatacak (kadar berrak)tır. Nur üstüne nur. Allah, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
Müslüman Kardeşlerim!
Allah'ın Kitabı'ndaki bu yüce ayet, Allah'ın Kitabı'nda nazil olan en büyük ayetlerden biridir.
İbn Abbas (r.a.) ayetin anlamı hakkında şöyle demiştir: "O Allah, göklerde ve yerde bulunanların hidayet edicisidir." Onlar (Yerde ve Gökte olanlar), Allah’ın nuruyla doğruya hidayet edilirler ve Allah’ın hidayetiyle dalaletten korunurlar.
Es-Süddi şöyle demiştir: "O Allah, göklerin ve yerin işlerini nuruyla idare edendir."
Şeyh es-Sa'di, Allah ona rahmet etsin, şöyle demiştir: (اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالأرْضِ "(Allah göklerin ve yerin Nur'udur): Bu, hem maddi hem de manevi nuru ifade eder. Zira Allah, Yücedir, zatında Nur'dur ve Allah’ın perdesi -eğer Allah’ın lütfu olmasaydı, yüzünün parlaklığı, görüşünün kuşattığı tüm yaratıklarını yutardı- da Allah Nur'dur. Onunla Arş, Kürsî, Güneş, Ay ve bütün nurlar aydınlanır ve onunla Cennet aydınlanır.
Aynı şekilde manevi nur da Allah'a döner. Onun Kitabı Nur'dur, Onun Şeriatı Nur'dur ve Elçilerinin ve mümin kullarının kalplerindeki iman ve ilim Nur'dur.
Allah’ın Nur'u olmasaydı, karanlıklar birikirdi. Bu nedenle, nerede bir nur eksikliği varsa, orada karanlık ve hapis vardır."
Sahih-i Müslim'de ise:
وفي صحيح مسلم: (عَنْ أَبِي مُوسَى قَالَ قَامَ فِينَا رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- بِخَمْسِ كَلِمَاتٍ فَقَالَ «إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ لاَ يَنَامُ وَلاَ يَنْبَغِي لَهُ أَنْ يَنَامَ يَخْفِضُ الْقِسْطَ وَيَرْفَعُهُ يُرْفَعُ إِلَيْهِ عَمَلُ اللَّيْلِ قَبْلَ عَمَلِ النَّهَارِ وَعَمَلُ النَّهَارِ قَبْلَ عَمَلِ اللَّيْلِ حِجَابُهُ النُّورُ – وَفِى رِوَايَةِ أَبِى بَكْرٍ النَّارُ – لَوْ كَشَفَهُ لأَحْرَقَتْ سُبُحَاتُ وَجْهِهِ مَا انْتَهَى إِلَيْهِ بَصَرُهُ مِنْ خَلْقِهِ»
(Ebu Musa'dan rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) yanımıza geldi ve beş şey söyledi:
1-"Şüphesiz Allah Teala uyumaz, uyumak da Allaha yakışmaz.
2-O Allah, mizanları indirir ve yükseltir.
3-Gecenin amelleri gündüzün amellerinden önce, gündüzün amelleri de gecenin amellerinden önce O'na Allaha yükselir.
4-Allah’ın perdesi nurdur. Ebu Bekir'in rivayetinde ise ateştir. Eğer onu kaldırsaydı meleklerin şanı yanardı.")
5-Onun yüzü, bakışının mahlukatına ulaştığı yerdir.
Nur, sadece güneş ve ayın ışığı değil, kalplerde parlayan iman ışığı, cehalet karanlığını dağıtan vahiy ışığı ve insanları şirk ve dalalet karanlığından tevhid ve ilim ışığına çıkaran hidayet ışığıdır.
Göklerde ve yerde kalpleri aydınlatan, ruhları rahatlatan hidayet ışığıdır. Bu ışıktan mahrum kalan kimse, gündüz onun için aydınlansa bile karanlıkta kalır.
Ve şu ilahi benzetmeyi düşünün: «كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ»: "İçinde bir lamba bulunan bir oyuk gibi." Oyuk, pencere olmayan duvardaki açıklıktır. İçinde, açık olsaydı kat kat daha fazla, harikulade bir berraklık ve parlaklıkla aydınlatan bir lamba vardır.
Bu, vahiy alan müminin kalbindeki Allah nurunun bir temsilidir. Böylece kalbi ve uzuvları onunla aydınlanır. İman nuruyla dolu olan kalp, Allah nuruyla görür. Dünya onu süsleriyle aldatmaz, arzuları da parıltılarıyla onu kör etmez.
Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
قال النبي ﷺ: «اتَّقُوا فِرَاسَةَ الْمُؤْمِنِ، فَإِنَّهُ يَنْظُرُ بِنُورِ اللَّهِ» (رواه الترمذي وحسَّنه).
“Müminin basiretinden sakının. Çünkü mü’min, Allah’ın nuruyla bakar.” (Hadisi İmam Tirmizi rivayet etmiş ve hadis sahih kabul edilmiştir.)
Yüce Allah, ﴿يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَنْ يَشَاءُ﴾، "Allah dilediğini nuruna hidayet eder" buyurduğunda, hidayetin, Allah'ın kalplere koyduğu, kulun hakkı tanıyıp ona uymasını, batılı görüp ondan uzak durmasını sağlayan bir nur olduğu anlaşılır.
Allah'ın nurundan mahrum kalanın nuru yoktur ve şüphe ve arzu karanlığı içinde yaşar. Hatta bedenleri gören gözleri olsa bile. Çünkü kalbi hakikate kördür.
Allah Teala şöyle buyurdu:
اَوْ كَظُلُمَاتٍ فٖى بَحْرٍ لُجِّىٍّ يَغْشٰیهُ مَوْجٌ مِنْ فَوْقِهٖ مَوْجٌ مِنْ فَوْقِهٖ سَحَابٌ ظُلُمَاتٌ بَعْضُهَا فَوْقَ بَعْضٍ اِذَا اَخْرَجَ يَدَهُ لَمْ يَكَدْ يَرٰیهَا وَمَنْ لَمْ يَجْعَلِ اللّٰهُ لَهُ نُورًا فَمَا لَهُ مِنْ نُورٍ
Nur suresi 24.40 Yahut (inkârcıların küfür içindeki hâlleri) derin bir denizdeki karanlıklar gibidir. (Bir deniz ki) onu dalga üstüne dalga kaplıyor, üstünde de bulutlar var. Karanlıklar üstüne karanlıklar. İnsan, elini çıkarsa neredeyse onu bile göremez. Kime Allah nur vermezse, onun için nur diye bir şey yoktur.
Ey Müslümanlar!
Değerlerin kaybolduğu, imtihan ve heveslerin karanlığının yoğunlaştığı çağımızda, mümin yolunu aydınlatacak ilahi nura ihtiyaç duymaktadır.
Hakikati ortaya çıkarmak için ilim nuruna, zayıflık zamanlarında kendisini güçlendirmek için iman nuruna ve nefsin ve heveslerin karanlığından hidayet ve başarı nuruna çıkarmak için Kur'an nuruna ihtiyaç duymaktadır.
Hasan-ı Basri (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: "Kur'an'ın kalpte bir nuru vardır ki, bu nur ancak Allah'ın sevdiği ve seçtiği kimselere verilir."
Ey Allah'ın kulu! Allah'ın nuruyla görmek istiyorsan, Allah'ın kitabını daha çok oku, ayetlerini tefekkür et ve öğütlerine göre amel et. O zaman hidayet ve iman nurları kalbinde parlayacaktır.
Fikri, psikolojik ve toplumsal karanlığın, arzu ve şüphe karanlığının, Allah yolundan sapmanın ve kalbin Kur'an'dan yüz çevirip onda aydınlanmayı bulamamasının karanlığının kol gezdiği bir zamanda bu ışığa ne kadar da ihtiyacımız var.
Gerçek mümin, Allah'ın nuru içinde yaşar. O nuru davranışlarında, bakışlarında ve sözlerinde görür ve varlığı etrafındakiler için bir rahmete dönüşür.
Allah Teala şöyle buyurdu:
اَوَ مَنْ كَانَ مَيْتًا فَاَحْيَيْنَاهُ وَجَعَلْنَا لَهُ نُورًا يَمْشٖى بِهٖ فِى النَّاسِ كَمَنْ مَثَلُهُ فِى الظُّلُمَاتِ لَيْسَ بِخَارِجٍ مِنْهَا كَذٰلِكَ زُيِّنَ لِلْكَافِرٖينَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Enam suresi 122 Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine, insanlar arasında yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, hiç, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamamış kimsenin durumu gibi olur mu? İşte kâfirlere, işlemekte oldukları çirkinlikler böyle süslü gösterilmiştir.
İtaat nuruyla aydınlanmış bir kalbe, Allah'ı anmakla parlayan bir dile ve O'nun yolunda hareket eden, Kur'an nuruyla hakikat ve hidayet yolunu gören bir uzuvlara sahip olmak ne güzeldir.
Bir kul bu ilahi nura ulaşmak istiyorsa, Allah'ın kitabına yönelmeli, onu okuyup tefekkür etmeli ve nefsini günah ve günahlardan arındırmalıdır.
Zira günahlar, kalbin nurunu söndürür. Bazı ilk Müslümanların dediği gibi: "Hayvanımın ve ailemin davranışlarında günahlarımın karanlığını görüyorum."
Bu nedenle Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَاٰمِنُوا بِرَسُولِهٖ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِنْ رَحْمَتِهٖ وَيَجْعَلْ لَكُمْ نُورًا تَمْشُونَ بِهٖ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَحٖيمٌ
Hadit suresi 57.28 Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve peygamberine iman edin ki, size rahmetinden iki kat pay versin, size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur versin ve sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
Ey Müslümanlar!
Bu nurun müminin hayatı üzerindeki etkilerinden biri de, onun dengeli ve huzurlu olması, dünyanın imtihanlarına kapılmaması ve arzuların karanlığına kapılmamasıdır.
Mümin, basireti sayesinde, bulanık görüşlülerin göremediklerini görür ve sıkıntı ve zorluklar zamanında hakikatin rehberliğinde olur.
Allah'tan kalbini iman nuruyla aydınlatmasını ve kendisini Allah'ın: [Tahrim suresi 8 ayetinde] buyurduğu kimselerden kılmasını diler.
Ayet-i Kerime şudur:
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا تُوبُوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحًا عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّپَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِى اللّٰهُ النَّبِىَّ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعٰى بَيْنَ اَيْدٖيهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ
Tahrim suresi 66.8 Ey iman edenler! Allah'a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. "Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter" derler.
İki Sahih'te: Buhari ve Müslimde:
وفي الصحيحين: (أن رسول الله صلى الله عليه وسلم كان يَقُولُ في دعائه: «اللَّهُمَّ اجْعَلْ فِي قَلْبِي نُورًا وَفِى لِسَانِي نُورًا وَاجْعَلْ فِي سَمْعِي نُورًا وَاجْعَلْ فِي بَصَرِي نُورًا وَاجْعَلْ مِنْ خَلْفِي نُورًا وَمِنْ أَمَامِي نُورًا وَاجْعَلْ مِنْ فَوْقِي نُورًا وَمِنْ تَحْتِي نُورًا. اللَّهُمَّ أَعْطِنِي نُورًا».
(Resulullah (s.a.v.) duasında şöyle buyurmuştur: "Allah'ım, kalbime bir nur ver, dilime bir nur ver, kulağıma bir nur ver, gözüme bir nur ver, arkama bir nur ver, önüme bir nur ver, üstüme bir nur ver, altıma bir nur ver. Allah'ım, bana bir nur ver.")
Bilin ki günahlar ve günahlar, tıpkı tozun kandili söndürmesi gibi, kalbin nurunu söndürür.
İbn Kayyim -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir: "Nur, itaatle gelir, isyanla söner."
Günahların sonuçlarından biri de ilim ve rızık mahrumiyetidir. Selef rivayetlerinde şöyle nakledilmiştir:
İmam Şafii bir gün İmam Malik'in yanında oturmuş, Malik ondan etkilenmiş ve ona şöyle demiştir: Allah senin kalbine bir nur koymuş, onu günah karanlığıyla söndürme.
Fakat Şafii bir gün Malik'in nasihatine uymamış ve hocası Veki' b. Cerrah'ın yanına giderken bir kadının bileğine bakmış, ezberini unutup tökezlemiş. Bunun üzerine Veki, Malik'in günahları terk etmenin ezber için etkili bir çare olduğu yönündeki nasihatini teyit etmiştir.
شَكَوتُ إِلى وَكِيعٍ سوءَ حِفظي فَأرشَدني إِلى تَركِ المَعاصي
وأخبرني بِأنَّ العلمَ نورٌ ونورُ اللّهِ لا يُهدى لِعاصي
Dedi ki:
Zayıf hafızamdan Veki'ye şikâyette bulundum, bana günahları terk etmemi tavsiye etti.
Bana, ilmin nur olduğunu ve Allah'ın nurunun günahkârlara bahşedilmeyeceğini söyledi.
Allah'a karşı ne kadar samimi olursanız, o kadar çok nur alırsınız. Ve O'na ne kadar isyan ederseniz, kalbiniz o kadar kararır. Ta ki önünüzde olsa bile hakikat yolunu göremez hale gelirsiniz.
Öyleyse, kalplerimizi küçük ve büyük günahlardan arındıralım. Tövbemizi tazeleyelim ve af dilememizi artıralım ki, Allah nurundan üzerimize ruhlarımızı canlandıracak ve kalplerimizi doğru yola iletecek olanı döksün.
Bunu söylüyor ve kendim ve sizin için Allah'tan af diliyorum.
İkinci Hutbe
Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Allah'ım! Bütün hamdler sana mahsustur. Bol, güzel ve mübarek hamdler, nimetlere denk ve daha fazlasına layık olan hamdler sana mahsustur.
Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, tektir, ortağı yoktur.
Ve yine şahitlik ederim ki Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir. Allah'ım! Efendimiz Muhammed'e, ailesine ve tüm ashabına salat, selam ve bereket eyle.
Öyleyse ey Müslümanlar!
İman nurları kalpte parladığında, tesirleri davranış ve muamelelerde parlar. Mümin, insanlar arasında yürüyen, sözlerinden önce karakteriyle kalplerini aydınlatan, dilinden önce tebessümü ve hareketleriyle Allah'a yalvaran bir nurdur.
Allah Teala şöyle buyurd
اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِلْاِسْلَامِ فَهُوَ عَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّهٖ فَوَيْلٌ لِلْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ مِنْ ذِكْرِ اللّٰهِ اُولٰئِكَ فٖى ضَلَالٍ مُبٖينٍ
Zümer suresi 39.22 Allah'ın, göğsünü İslâm'a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah'ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay hâline! İşte onlar açık bir sapıklık içindedirler.
Ve bu nur, yumuşak huylulukta, kalbin temizliğinde ve müminin kardeşlerine karşı merhametinde kendini gösterir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
قال النبي ﷺ: «المؤمنُ للمؤمنِ كالبنيانِ يشدُّ بعضُه بعضًا» (رواه البخاري).
"Müminin mümine olan sevgisi, parçaları birbirini destekleyen bir bina gibidir." (Buhari rivayet etmiştir).
Kimin kalbi Allah'ın nuruyla aydınlanırsa, öfke ateşini sabırla söndürür. Haset karanlığını kanaatle dağıtır ve sevgi ve bağışlama hoş görü nurunu topluma yayar.
Kendimize bakalım: Kalbimizde ne kadar nur var? İtaat nuruyla mı dolu, yoksa gaflet karanlığıyla mı örtülü? Allah'ın kitabına dönelim. Çünkü o asla solmayan nurdur. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) sünnetine sımsıkı sarılalım. Çünkü o asla sönmeyen kandildir.
Yüce Allah şöyle buyurur:
فَاٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِهٖ وَالنُّورِ الَّذٖى اَنْزَلْنَا وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبٖيرٌ
Tegabun suresi 64.8 Artık siz Allah'a, peygamberine ve indirdiğimiz nûra (Kur'an'a) iman edin. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
Allah, bizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için nur gönderdi. Ve biz, Allah'ın şu ayetin ikinci bölümünde beyan ettiği kimselerden olmamalıyız:
اَللّٰهُ وَلِىُّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا يُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ وَالَّذٖينَ كَفَرُوا اَوْلِيَاؤُهُمُ الطَّاغُوتُ يُخْرِجُونَهُمْ مِنَ النُّورِ اِلَى الظُّلُمَاتِ اُولٰئِكَ اَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فٖيهَا خَالِدُونَ
Bakara suresi 2.257 Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin velileri ise tâğûttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî kalırlar.
Bilin ki, Allah bu dünyada kimi itaat nuruyla aydınlatırsa, Allah da onun kabrini aydınlatır ve onu kıyamet gününün dehşetinden emin kılar.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
قال النبي ﷺ: «بَشِّروا المَشَّائينَ في الظُّلَمِ إلى المساجدِ بالنُّورِ التَّامِّ يومَ القيامة» (رواه الترمذي).
"Karanlıklarda mescitlere yürüyenlere, kıyamet günü mükemmel bir nur müjdele." (Tirmizi rivayet etmiştir)
Gizlide ve aleni itaate alışmış olanlar için ne muhteşem bir vaat!
Mümin, bulunduğu her yerde bir nurdur. Hikmetle fitneleri söndürür, güzel sözlerle gönülleri aydınlatır ve berrak basiretlerle Allah'a çağırır.
İman nuru bir kulun kalbini doldurduğunda, korku ve kederin karanlığı dağılır. Ve mümin, bu dünyada Allah'ın nuruyla yaşarken, ahirette mümini daha büyük bir nur beklemektedir.
Allah Teala şöyle buyurdu:
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا تُوبُوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحًا عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِى اللّٰهُ النَّبِىَّ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعٰى بَيْنَ اَيْدٖيهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ
Tahrim suresi 66.8 Ey iman edenler! Allah'a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. "Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter" derler.
Hayat düsturumuz şu olsun: Işıkla yaşamak, ışığı yaymak ve ışıkla ölmek. Böylece Allah’ın bizden razı olduğu şekilde Allaha cc kavuşabilelim.
İtaatlerimizi artıralım, dualarımızda gayretli olalım. Ve zikir ve bilgi toplantılarının fırsatını değerlendirelim. Çünkü bunlar yeryüzünde kandillerdir ve göktekileri aydınlatırlar.
Dua
Tercüme Tarih: 08.Kasım.2025
Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI
(Emekli Müftü, İcazetli)
Okuyan: Hamid İbrahim
Okunma Tarihi: 2 Kasım 2025
Konu: Allah Göklerin ve Yerin Nurudur.
dan alıntıdır.
