İbrahim Sırmalı


Allah'ın Ayetleri Üzerine Düşünme Ve Nefis Muhasebesi.

  Emekli Müftü - muftu.ibrahim@gmail.com


        Birinci Hutbe

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Allah'ım! Bütün hamdler sana mahsustur. Bol, güzel ve mübarek hamdler, nimetlere denk ve daha fazlasına layık olan hamdler sana mahsustur.

       Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, tektir, ortağı yoktur. 

Ve yine şahitlik ederim ki Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir. Allah'ım! Efendimiz Muhammed'e, ailesine ve tüm ashabına salat, selam ve bereket eyle.

Ey Müslümanlar!

Yüce Allah şöyle buyuruyor:

اِنَّ فٖى خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ لَاٰيَاتٍ لِاُولِى الْاَلْبَابِ

Al-i İmran suresi 3.190 Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.

اَلَّذٖينَ يَذْكُرُونَ اللّٰهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلٰى جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فٖى خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هٰذَا بَاطِلًا سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

Al-i İmran suresi 3.191 Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. "Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru" derler. 

İslam Kardeşleri

İbn Hibban, Sahih'inde şöyle rivayet etmiştir:

روى ابن حبان في صحيحه: (قال ابنُ عُميرٍ لأم المؤمنين عائشة (رضي الله عنها): أخبِرينا بأعجَبِ شيءٍ رأَيْتِه مِن رسولِ اللهِ صلَّى اللهُ عليه وسلَّم قال: فسكَتَتْ ثمَّ قالت: لَمَّا كان ليلةٌ مِن اللَّيالي قال: (يا عائشةُ ذَرِيني أتعبَّدِ اللَّيلةَ لربِّي) قُلْتُ: واللهِ إنِّي لَأُحِبُّ قُرْبَك وأُحِبُّ ما سرَّك قالت: فقام فتطهَّر ثمَّ قام يُصَلِّي قالت: فلم يزَلْ يبكي حتَّى بَلَّ حجرَه قالت: ثمَّ بكى فلم يزَلْ يبكي حتَّى بَلَّ لِحيتَه قالت: ثمَّ بكى فلم يزَلْ يبكي حتَّى بَلَّ الأرضَ فجاء بلالٌ يُؤذِنُه بالصَّلاةِ فلمَّا رآه يبكي قال: يا رسولَ اللهِ لِمَ تَبكي وقد غفَر اللهُ لك ما تقدَّم وما تأخَّر؟ قال: (أفلا أكونُ عبدًا شكورًا لقد نزَلَتْ علَيَّ اللَّيلةَ آيةٌ، ويلٌ لِمَن قرَأها ولم يتفكَّرْ فيها 

       (İbn Umeyr, Müminlerin Annesi Aişe'ye (r.a.): "Resûlullah (s.a.v.)'den gördüğün en şaşırtıcı şeyi bize anlat." dedi. Aişe sustu ve şöyle dedi: Bir gece "Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ey Aişe, bu gece Rabbime ibadet etmeme izin ver." Ben de: "Vallahi, senin yanında olmayı ve seni memnun eden şeyleri seviyorum." dedim. Aişe şöyle dedi: "Bunun üzerine "Resûlullah (s.a.v.) kalktı, temizlendi ve namaza durdu. Aişe şöyle dedi: Kucağı ıslanana kadar ağladı. Aişe şöyle dedi: "Sonra ağladı ve sakalı ıslanana kadar ağladı." Aişe şöyle dedi: "Sonra ağladı ve yer ıslanana kadar ağladı." Sonra Bilal, namaz vaktini haber vermek için geldi. "Resûlullah (s.a.v.)i ağlarken görünce, "Ey Allah'ın Resulü, Allah geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlamışken neden ağlıyorsun?" diye sordu. "Resûlullah (s.a.v.)  şöyle cevap verdi: " "Ben şükreden bir kul olmayayım mı? Bu gece bana bir âyet nazil oldu. Onu okuyup da üzerinde düşünmeyen kimseye yazıklar olsun."

اِنَّ فٖى خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ لَاٰيَاتٍ لِاُولِى الْاَلْبَابِ

Al-i İmran suresi 3.190 Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.

       Ayetin tamamını düşünmek lazımdır..

Bu ayetler deliller bizi Allah'ın nimetleri ve yarattıklarındaki harikalıklar üzerinde düşünmeye sevk eder. 

Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardına gelişinde durup kendimize sormamızı emreder: Bu saltanat kimin için? Bu saltanat ne için? Boşuna mı yaratıldık, yoksa büyük bir hikmet için mi?

Zira Tirmizi'nin rivayet ettiği hadiste Resûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: 

 فقَدْ جَاءَ فِي الحَدِيثِ الَّذِي رَوَاهُ التِّرْمِذِيُّ: (أَنَّ رَسُولَ اللهِ ﷺ قَالَ: «الكَيِّسُ مَنْ دَانَ نَفْسَهُ، وَعَمِلَ لِمَا بَعْدَ المَوْتِ، وَالعَاجِزُ مَنْ أَتْبَعَ نَفْسَهُ هَوَاهَا، وَتَمَنَّى عَلَى اللهِ الأَمَانِيَّ». 

"Akıllı kişi, nefsini hesaba çeken ve ahireti için çalışandır. Aciz kişi ise nefsinin arzularına uyan ve Allah'ın rahmetini umandır."

Gerçek mümin ise, nefsini hesaba çeken, günahlarını hatırlayıp bağışlanma dileyen ve akıbetini düşünen kişidir. 

Tıpkı Hz. Ömer'in (r.a.) buyurduğu gibi:

 كَمَا يَقُولُ سَيِّدُنَا عُمَرُ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ: «حَاسِبُوا أَنْفُسَكُمْ قَبْلَ أَنْ تُحَاسَبُوا، وَزِنُوهَا قَبْلَ أَنْ تُوزَنُوا، وَتَزَيَّنُوا لِلْعَرْضِ الأَكْبَرِ».

"Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin ve amellerinizi tartın." Tartılmadan önce daha büyük kıyamete hazırlanın.

Bir insan gece yatağında dönüp dururken, adının diriler arasında mı yoksa ölüler arasında mı yazıldığını bilmeden kendine baksa, dünyanın geçici olduğunu, zamanın değerli olduğunu ve kendi sorumluluğunu almanın daha akıllıca ve akıllıca olduğunu anlar. 

Öyleyse bedeninizin halini bir düşünün. Görmek için gözleriniz, duymak için kulaklarınız, tutmak için elleriniz ve yürümek için ayaklarınız var mıydı? Bunların hepsi Yüce Allah'tan değil mi? Öyleyse bu nimetler için şükür nerede?

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَاِنْ تَعُدُّوا نِعْمَةَ اللّٰهِ لَا تُحْصُوهَا اِنَّ اللّٰهَ لَغَفُورٌ رَحٖيمٌ

Nahl suresi 16.18 Hâlbuki Allah'ın nimetini saymaya kalksanız onu sayamazsınız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Salih selefler, kendilerine bir saat ayırıp düşünüp hesap verirlerdi. 

Hasan-ı Basri şöyle demiştir: 

 فَهَذَا الحَسَنُ البَصْرِيُّ يَقُولُ: «لاَ تَلْقَى المُؤْمِنَ إِلاَّ وَهُوَ يَعَاتِبُ نَفْسَهُ: مَاذَا أَرَدْتِ بِهَذَا الكَلاَمِ؟، مَاذَا أَرَدْتِ بِهَذَا الأَكْلِ؟، مَاذَا أَرَدْتِ بِهَذِهِ النَّظْرَةِ؟»؛ 

"Hiçbir mümin bulamazsın ki, sürekli olarak kendine: 'Bu konuşmayla neyi kastettim? Bu yemekle neyi kastettim? Bu bakışla neyi kastettim?' diye sormasın." 

Fakat zalim kişi, hiçbir zaman hesabını sormadan yoluna devam eder.

Ey Müslümanlar!

Allah'ın yarattıklarını tefekkür etmenin birçok meyvesi vardır. Bunlardan biri de Allah’ın Yaratıcı'nın büyüklüğünü, kudretinin harikalığını ve yaratışının ve mükemmelliğinin harikalığını idrak etmektir. 

Yüce Allah'ın buyurduğu gibi, yaratılanlarda hiçbir hata, hiçbir tesadüf, hiçbir kusur ve hiçbir eksiklik yoktur:

وَتَرَى الْجِبَالَ تَحْسَبُهَا جَامِدَةً وَهِىَ تَمُرُّ مَرَّ السَّحَابِ صُنْعَ اللّٰهِ الَّذٖى اَتْقَنَ كُلَّ شَیْءٍ اِنَّهُ خَبٖيرٌ بِمَا تَفْعَلُونَ

Neml suresi 27.88 Dağları görürsün, onları hareketsiz sanırsın. Hâlbuki onlar bulutların geçişi gibi hareket ederler. Bunu, her şeyi sağlam ve yerli yerince yapan Allah yapmıştır. Şüphesiz O, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

Tefekkürün meyvelerinden biri de imanda artıştır. Tefekkür yoluyla kişi, Allah'ın kemal ve azamet sıfatlarını anlar ve hiç kimsenin Allah gibi yaratmadığını, hiç kimsenin de işleri Allah gibi yönetemediğini idrak eder. 

Akıllı bir insan bu yaratılmışları ve içlerine yerleştirdiği ince hikmet ve lütfu ne kadar çok tefekkür ederse, bunların hak için eksiksiz ve hak ile fazlasız yaratıldığını ve bunların Allah'ın Kendisi ve Birliği hakkında vahyettiği şeylerin işaret sayfaları ve delil kitapları olduğunu o kadar çok anlar.

Tefekkürün meyvelerinden biri de, kâinatın güzelliğini ve mükemmelliğini tefekkür eden kişinin, Allah'ın kendisini yüce bir amaç için, yani hiçbir ortağı olmaksızın yalnızca kendisine ibadet etmek için yarattığını ve Allah'ın, böylesine engin ve mükemmel bir kâinatı insanın Yaratıcı'dan başkasına müdahale etmesi veya ibadet etmesi için yaratmadığını idrak etmesidir. 

Bilakis, insanın yaratılışını baştan sona tefekkür eden ve Allah'ın kendisine verdiği akıl ve irade gibi şeylere bakan kişi, onun yüce bir amaç için yaratıldığını idrak eder.

       Allah Tebareke ve Teala şöyle buyurdu:

وَفِى الْاَرْضِ اٰيَاتٌ لِلْمُوقِنٖينَ..وَفٖى اَنْفُسِكُمْ اَفَلَا تُبْصِرُونَ

Zariyat suresi 51.20-21 Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler vardır. Hâlâ görmüyor musunuz?

Katade (Allah ona rahmet etsin) şöyle demiştir: "Kim nefsini tefekkür ederse, eklemlerinin ibadet için esnek kılındığını anlar."

Tefekkürün meyvelerinden biri de, âlimlerin bir özelliği olması ve Allah'a karşı tevazuya götüren en büyük ibadetlerden biri olmasıdır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ اَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَاَخْرَجْنَا بِهٖ ثَمَرَاتٍ مُخْتَلِفًا اَلْوَانُهَا وَمِنَ الْجِبَالِ جُدَدٌ بٖيضٌ وَحُمْرٌ مُخْتَلِفٌ اَلْوَانُهَا وَغَرَابٖيبُ سُودٌ

Fatır suresi 35.27 Görmüyor musun ki, Allah gökten su indirdi. Biz onunla türlü türlü ürünler çıkardık. Dağlardan da beyaz, kırmızı (birbirinden farklı) çeşitli renklerde yollar (katmanlar) var, simsiyah taşlar da var.

وَمِنَ النَّاسِ وَالدَّوَابِّ وَالْاَنْعَامِ مُخْتَلِفٌ اَلْوَانُهُ كَذٰلِكَ اِنَّمَا يَخْشَى اللّٰهَ مِنْ عِبَادِهِ الْعُلَمٰؤُا اِنَّ اللّٰهَ عَزٖيزٌ غَفُورٌ

Fatır suresi 35.28 İnsanlardan, (yeryüzünde) hareket eden (diğer) canlılardan ve hayvanlardan yine böyle çeşitli renklerde olanlar vardır. Allah'a karşı ancak; kulları içinden âlim olanlar derin saygı duyarlar. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır. 

Tefekkürün meyvelerinden biri de, bu tefekkürün kendisinin en yüce ibadetlerden biri olmasıdır ki, Allah onu emretmiş, ihmal edenleri de lanetlemiştir.

       Bu Allah Teâlâ’nın buyurduğu gibidir.

قُلِ انْظُرُوا مَاذَا فِى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا تُغْنِى الْاٰيَاتُ وَالنُّذُرُ عَنْ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ

Yunus suresi 10.101 De ki: "Göklerde ve yerde neler var, bir baksanıza." Fakat âyetler ve uyarılar, inanmayan bir topluma hiçbir fayda sağlamaz.

Allah Teala şöyle buyurdu:

اَوَلَمْ يَنْظُرُوا فٖى مَلَكُوتِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا خَلَقَ اللّٰهُ مِنْ شَیْءٍ وَاَنْ عَسٰى اَنْ يَكُونَ قَدِ اقْتَرَبَ اَجَلُهُمْ فَبِاَیِّ حَدٖيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ

Araf suresi 7.185 Onlar göklerdeki ve yerdeki sınırsız hükümranlık ve nizama, Allah'ın yarattığı her şeye, ecellerinin yaklaşmış olabileceğine hiç bakmadılar mı? Peki, bundan sonra artık hangi söze inanacaklar?

Allah Teala şöyle buyurdu:

اَفَلَمْ يَرَوْا اِلٰى مَا بَيْنَ اَيْدٖيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ مِنَ السَّمَاءِ وَالْاَرْضِ اِنْ نَشَاْ نَخْسِفْ بِهِمُ الْاَرْضَ اَوْ نُسْقِطْ عَلَيْهِمْ كِسَفًا مِنَ السَّمَاءِ اِنَّ فٖى ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِكُلِّ عَبْدٍ مُنٖيبٍ

Sebe suresi 34.9 Onlar, önlerindeki ve arkalarındaki (kendilerini dört bir yandan kuşatan) göğe ve yere bakmadılar mı? Eğer dilersek onları yere geçirir veya gökten üzerlerine parçalar düşürürüz. Bunda, Rabbine yönelen her kul için bir ibret vardır.

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَكَاَيِّنْ مِنْ اٰيَةٍ فِى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ يَمُرُّونَ عَلَيْهَا وَهُمْ عَنْهَا مُعْرِضُونَ

Yusuf suresi 12.105 Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki yanlarına uğrarlar da onlardan yüzlerini çevirerek geçerler.

Tefekkürün meyvelerinden biri de takvayı artırması ve imanı kuvvetlendirmesidir. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنَّ فِى اخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا خَلَقَ اللّٰهُ فِى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَّقُونَ

Yunus suresi 10.6 Şüphesiz gece ve gündüzün ard arda değişmesinde, Allah'ın göklerde ve yeryüzünde yarattığı şeylerde, Allah'a karşı gelmekten sakınan bir toplum için pek çok deliller vardır.

Ey Müslümanlar!

Geçmiş günlerinizi düşünün, onlarda neler yaptınız? Kabirlerinizi düşünün, onlar için sizi rahatlatacak ameller hazırladınız mı, yoksa onları boş ve ıssız mı bıraktınız?

Zira iki Sahih'te (Buhari ve Müslim) Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayetine göre: Hz. Peygamber şöyle buyudu:

 ففي الصحيحين: (عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ: «يَتْبَعُ المَيِّتَ ثَلاَثَةٌ: أَهْلُهُ وَمَالُهُ وَعَمَلُهُ، فَيَرْجِعُ اثْنَانِ وَيَبْقَى وَاحِدٌ، يَرْجِعُ أَهْلُهُ وَمَالُهُ وَيَبْقَى عَمَلُهُ»، 

"Öleni üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. İkisi geri döner, biri kalır. Ailesi ve malı geri döner, ameli kalır geri dönmez.’’ 

Öyleyse nasıl olur da kendimizi hesaba çekmeyiz. Ve bize kalan amellerimizi tartmayız?

Ve daha önce gelip geçmişlerin haberlerini düşün. Onlar Allah'ı anmayı ihmal ettiler, Allah da onları günahları sebebiyle yakaladı. 

       Allah Teala şöyle buyurdu:

فَكُلًّا اَخَذْنَا بِذَنْبِهٖ فَمِنْهُمْ مَنْ اَرْسَلْنَا عَلَيْهِ حَاصِبًا وَمِنْهُمْ مَنْ اَخَذَتْهُ الصَّيْحَةُ وَمِنْهُمْ مَنْ خَسَفْنَا بِهِ الْاَرْضَ وَمِنْهُمْ مَنْ اَغْرَقْنَا وَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيَظْلِمَهُمْ وَلٰكِنْ كَانُوا اَنْفُسَهُمْ يَظْلِمُونَ

Ankebut suresi 29.40 Bunların her birini kendi günahları yüzünden yakaladık. Onlardan taş yağmuruna tuttuklarımız var. Onlardan o korkunç sesin yakaladığı kimseler var. Onlardan yerin dibine geçirdiklerimiz var. Onlardan suda boğduklarımız var. Allah, onlara zulmediyor değildi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.

Bilin ki tefekkür ve hesap verme, sadece birer nasihat değil, bir yaşam biçimidir. Yarın kıyamet günü güvende olmak isteyen herkes, bugünden itibaren Allah'ın nimetlerini düşünmeye ve yaptıklarından sorumlu olmaya kendini alıştırmalıdır.

Bunu söylüyor ve kendim ve sizin için Allahtan af diliyorum.

İkinci Hutbe 

Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Allah'ım! Bütün hamdler sana mahsustur. Bol, güzel ve mübarek hamdler, nimetlere denk ve daha fazlasına layık olan hamdler sana mahsustur. 

Şahitlik ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur, tektir, ortağı yoktur. 

Ve yine şahitlik ederim ki Muhammed Allah’ın kulu ve elçisidir. Allah'ım, efendimiz Muhammed'e, ailesine ve tüm ashabına salat, selam ve bereket eyle.

Ey Müslümanlar!

Yüce Allah şöyle buyuruyor:

اِنَّ فٖى خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ لَاٰيَاتٍ لِاُولِى الْاَلْبَابِ

Al-i İmran suresi 3.190 Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.

اَلَّذٖينَ يَذْكُرُونَ اللّٰهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلٰى جُنُوبِهِمْ وَيَتَفَكَّرُونَ فٖى خَلْقِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هٰذَا بَاطِلًا سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

Al-i İmran suresi 3.191 Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. "Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru" derler.

Bunda, Allah, Tebareke ve Teala, bizi ayetlerinin harikalarına bakmaya yönlendirir. Ve yarattıklarının büyüklüğünü, göklerin inşasında ve birliğinde üst âlemi, kalınlıklarının yüksekliğini ve onları nasıl şekillendirdiğini, yıldızlarının güzelliğini, gezegenlerinin ve gök cisimlerinin hareketlerindeki kesinliği, gecesinin karanlığını ve gündüzünün aydınlığını, yeryüzünün yayılmasında alt âlemi, genişlemesini ve boyun eğmesini ve dağlarla sabitlenmesini düşünmeye teşvik eder.

       Dağları ve bunu, elçilerin kendisine tevhid ve diriliş hakkında söylediklerinin bir içgörüsü ve hatırlatıcısı ve Allah'ın ölüleri diriltme ve yayma kudretini nasıl yaptığını anlatır.

Gözlemci önce gözlemler, sonra hatırlar, sonra düşünür, sonra düşünür, sonra düşünür, sonra eylemde bulunur. Ancak bu, yalnızca akıl sahiplerine özgüdür hastır. Kalplerini, akıllarını ve tüm duyularını Rablerine yönelten, rızıklarını, yiyeceklerini, giyeceklerini, bineceklerini, çeşitli meyveleri ve çeşitli hayvanlarıyla dolu bahçeleri düşünenlere. 

Bunları yaratmaya hiçbir güçlerinin yetmediğini, onları meydana getirmenin ise yalnızca Allah'a ait olduğunu ve bunun hiçbir ortağı bulunmadığını kesin olarak bilirler.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَصْبَحَ مَاؤُكُمْ غَوْرًا فَمَنْ يَاْتٖيكُمْ بِمَاءٍ مَعٖينٍ

Mülk suresi 67.30 De ki: "Söyleyin bakalım: Suyunuz çekiliverse, size kim temiz bir akar su getirir?"

Allah Teala şöyle buyurdu:

قُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ وَسَلَامٌ عَلٰى عِبَادِهِ الَّذٖينَ اصْطَفٰى اٰللّٰهُ خَيْرٌ اَمَّا يُشْرِكُونَ

Neml suresi 27.59 (Ey Muhammed!) De ki: "Hamd Allah'a mahsustur. Selâm onun seçtiği kullarına." Allah mı daha hayırlıdır, yoksa onların ortak koştukları mı?

اَمَّنْ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَاَنْزَلَ لَكُمْ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَاَنْبَتْنَا بِهٖ حَدَائِقَ ذَاتَ بَهْجَةٍ مَا كَانَ لَكُمْ اَنْ تُنْبِتُوا شَجَرَهَا ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ بَلْ هُمْ قَوْمٌ يَعْدِلُونَ

Neml suresi 27.60 Yahut gökleri ve yeri yaratan ve size gökten yağmur indirip, onunla, ağaçlarını sizin yetiştiremeyeceğiniz gönül alıcı güzel bahçeler meydana getiren mi? Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Hayır, onlar (Allah'a) eş tutan bir kavimdir.

اَمَّنْ جَعَلَ الْاَرْضَ قَرَارًا وَجَعَلَ خِلَالَهَا اَنْهَارًا وَجَعَلَ لَهَا رَوَاسِىَ وَجَعَلَ بَيْنَ الْبَحْرَيْنِ حَاجِزًا ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ بَلْ اَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ

Neml suresi 27.61 Yahut yeryüzünü karar kılma yeri yapan, içinde nehirler akıtan, onun için oturaklı dağlar yapan ve iki denizin arasına bir engel koyan mı? Allah ile birlikte başka bir ilâh mı var!? Hayır, onların çoğu bilmiyor! 

اَمَّنْ يُجٖيبُ الْمُضْطَرَّ اِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاءَ الْاَرْضِ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ قَلٖيلًا مَا تَذَكَّرُونَ

Neml suresi 27.62 Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilâh mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz!

اَمَّنْ يَهْدٖيكُمْ فٖى ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَنْ يُرْسِلُ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهٖ ءَاِلٰهٌ مَعَ اللّٰهِ تَعَالٰى اللّٰهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ

Neml suresi 27.63 Yahut karanın ve denizin karanlıklarında size yolunuzu gösteren ve rahmetinin önünden rüzgârları bir müjdeci olarak gönderen mi? Allah ile birlikte başka bir ilâh mı var!? Allah, onların ortak koştuklarından yücedir.

Bilin ki, Allah'ın ayetlerini düşünmek tevazu ve ihlası, nefis muhasebesi ise riyazeti ve teslimiyeti doğurur. Öyleyse, Allah onun önüne gecenin ve gündüzün ayetlerini koymuş, ümmetlerin akıbetini göstermiş ve kabirleri öğüt alanlar için bir ibret kılmıştı. Bir kul nasıl gaflet içinde olabilir?

Ey yeryüzünde gezenler ve yollarında yürüyenler! Baharın güzelliği ve tazeliği sizi büyülüyorsa, bitki örtüsü sizi büyülüyorsa, yeşilliği sizi cezbediyorsa, çiçeklerinin kokusunu alıyor ve kokularını içinize çekiyorsanız. 

Aylar sonra nasıl olacağını bir düşünün! Kısa bir süre sonra nasıl solup yok olacağını ve rüzgârların savurduğu çöplere dönüşeceğini bir düşünün!

Ve eğer solmuş palmiye gövdeleri, terk edilmiş bir kuyu ve bir zamanlar görkemli bir sarayla çevrili, duvarlarla çevrili bir bahçenin yanından geçerseniz, geçmiş günlerde ve yıllarda orada yaşayanları hatırlayın. 

Bahçelerini dikmek için ne kadar emek verdiklerini, bahçelerinden ne kadar sevinçle bahsettiklerini ve onlarla ne kadar gururla övündüklerini düşünün. 

Şimdi ise ıssız, sanki hiç kimse yaşamamış gibi, sanki hiç kimse yaşamamış gibi. Yok oldular ve gittiler, geçip gittiler ve gittiler. Ve öyle de oldu. Bu dünya geçici.

Ey Müslümanlar!

Akıllı kişi; Cennet'ten başka umudun sonu olmadığını ve orada Rahman'ın arkadaşlığından başka sonsuzluğun olmadığını bilir. Bu yüzden, süslü bile olsa dünyayı terk eder. Güzel de olsa onu geride bırakır veya onu ahiretine ve yolculuğunda hedefine ulaşmaya bir vesile olarak görür.

Aldanmış ve sarhoş olan kişi ise oynar, eğlenir, zevk ve sefa içindedir. Fakat bedeni kuruyuncaya, cildi kuruyuncaya, saflığı bozuluncaya, güzelliği kayboluncaya kadar bunun farkına varmaz. Ve pişmanlığın fayda vermediği bir zamanda pişman olur.

Artık Allah'tan korkun ve ebedîlik yurdu için ahiret için çalışın. Aldanma ve yok olma yurdu dünya sizi aldatmasın. Zira Firavun ailesinden olan mü'min, kavmine şöyle öğüt veriyordu: Ayet-i Kerime:

وَقَالَ الَّذٖى اٰمَنَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُونِ اَهْدِكُمْ سَبٖيلَ الرَّشَادِ

Mümin suresi 40.38 O inanan kimse dedi ki: "Ey kavmim! Bana uyun ki, sizi doğru yola ileteyim."

يَا قَوْمِ اِنَّمَا هٰذِهِ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا مَتَاعٌ وَاِنَّ الْاٰخِرَةَ هِىَ دَارُ الْقَرَارِ

Mümin suresi 40.39 "Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı ancak (geçici) bir yararlanmadır. Ahiret ise ebedî olarak kalınacak yerdir."

مَنْ عَمِلَ سَيِّئَةً فَلَا يُجْزٰى اِلَّا مِثْلَهَا وَمَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَاُولٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ يُرْزَقُونَ فٖيهَا بِغَيْرِ حِسَابٍ

Mümin suresi 40.40 "Kim bir kötülük yaparsa, ancak onun kadar ceza görür. Kadın veya erkek, kim, mü'min olarak salih bir amel işlerse, işte onlar cennete girecek ve orada hesapsız olarak rızıklandırılacaklardır."

 

Tercüme Tarih: 07.Kasım.2025 

Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI 

(Emekli Müftü, İcazetli) 

Vaaz Tarihi: 4 Kasım 2025

Vaaz Eden: Hamid İbrahim

Konu: Allah'ın Ayetleri Üzerine Düşünme ve Nefis Muhasebesi.

https://hamidibrahem.com

den alıntıdır.