Temel ne olduğuna şaşırmış. Fadime şöyle demiş:” benimle evlenmezsin diye gözümün protez olduğunu sana söylemedim
“Temel bozuntuya vermemiş. Fadime bu sefer sağ kolunu çıkarmış kenara koymuş. Temel yine şaşkın. Fadime ” Temelciğim kolumu trafik kazası sonrası kaybettim, benimle evlenmezsin diye bunu senden gizledim” demiş.
Temelin modu düşmüş ama yine işine odaklanırken bu sefer Fadime sağ bacağını çıkarmış” Temel bacağımı bir yaralanma sonucu kaybettim, benimle evlenmezsin diye bunu senden sakladım” demiş. Temel bu duruma iyice bozulmuş. Giyinip aşağı inmiş, kaldırımda üzgün üzgün oturmuş. Fadime camdan Temele seslenmiş: “temel böylesine önemli bir günde neden benden kaçıyorsun yukarı gelsene ” demiş.
Temel cevap vermiş “Fadime beni uğraştırma, sen aşağı fırlat, ben burada beceririm” demiş
Ben İtmedim Kendi Düştü
Kadının biri kocası ölünce ikinci defa evlenmiş.
Yeni kocası sevişme konusunda biraz zayıf kalınca kadın hayıflanmaya başlamış. Kadın sürekli “rahmetli kocam şöyle sevişirdi böyle sevişirdi senden iyiydi” demeye başlayınca adam bir gün dayanamayıp kadını yataktan atmış. Kadın düşmüş kafası yarılınca adamdan davacı olmuş hâkimin karşısına çıkmışlar.
Hâkim: karını neden ittin bak yataktan düşmüş kafası yarılmış.
Adam, ben itmedim hâkim bey, kendisi düştü.
Hâkim: ne demek ben itmedim, sen itmişsin işte.
Adam: yok hâkim bey ben itmedim. Biz iki kişilik bir evlilik yaptık bu tuttu yatağa bir rahmetli sokmaya çalıştı haliyle yatak üç kişiye dar geldi bu da yataktan düştü.
Hâkim: gereği düşünüldü. Sanığın beraatına.
Ben Evli Bir Adamım
Akşam eve sarhoş gelen adam, sabah yoğun bir baş ağrısı ile uyanmış. Zorlukla gözlerini açıp etrafa bakınmış.
Komidinin üzerinde bir adet aspirin, bir bardak su ve bir not duruyor. Yatağın kenarındaki sandalyede ise elbiseleri tertemiz ve ütülü duruyormuş.
Ardından komidinde duran küçük bir not dikkatini çekmiş adamın. Notta şöyle yazıyormuş; “Günaydın sevgilim, ben alışverişe gidiyorum kahvaltın mutfakta. Seni çok seviyorum!”
Adam ilacı içmiş, üzerini giyinmiş ve mutfağa gitmiş. Sofraya oğlu da gelmiş. Masada da her zaman okuduğu gazeteler ve kahvaltı tabağı duruyormuş. Başlamış kahvaltısına ve hemen oğluna sormuş;
– Oğlum, gece neler oldu biliyor musun?
– Evet, gece eve sarhoş geldiğinde saat 3’ü geçiyordu. Önce koridorda duran sandalyeyi devirdin, sonra çok kustun. Daha sonra yatak odasının kapısına kafanı vurdun ve gözün morardı.
Adam oğlunun bu anlattıklarından sonra çok şaşırmış ve sormuş; “Peki neden o zaman tüm kıyafetlerim tertemiz, ütülü? Neden kahvaltım hazır ve gazetem alındı?
– Ha bunu mu soruyorsun, annem seni sürükleyerek yatak odasına götürdü, pantolonunu çıkarmaya çalıştığı anda; “Bayan beni yalnız bırakın lütfen, ben evli bir adamım!” dedin.
Allah Versin
Nasrettin Hoca çatıyı aktarırken, kapı çalınmış. Hoca eğilip aşağı bakmış; kapının önünde bir adam duruyormuş. Hoca seslenmiş:
-Buyur efendi!..
Adam rica etmiş:
– Kapıya kadar gelebilir misin?
Hoca “Her halde çok önemli” diye düşünmüş, kırk basamak merdiveni inmiş, soluk soluğa kapıya gelmiş. Adam demiş ki:
– Allah rızası için bir sadaka!
Nasrettin Hoca öyle bir sinirlenmiş ki; sinirlendiğini belli etmeden adamı çağırmış:
– Gel benimle!..
Adam Hoca’nın peşine takılmış, kırkayak merdiveni oflaya puflaya çıkarak, çatıya gelmiş. Hoca da geri dönüp şöyle demiş:
– Allah versin!.
Ben de bilmiyorum
Temel bir gün trende yolculuk yaparken, yanına Yahudi bir yolcu binmiş. Hareketlerinden ve giyim tarzından, Temel’in saf biri olduğunu anlayan Yahudi, hemen Temel’e yönelerek seslenmiş:
– Beyefendi, size bir soru sorabilir miyim?
– Sor.
– Sen bana bir soru sor, bilemezsem; 100 lira veririm. Sen benim sorumu bilemezsen; bana 10 lira verirsin, olur mu?
– Olur.
Yahudi yolcu:
– Önce sen sor. Temel sormuş:
– Üçayaklı canlı nedir?
Yahudi biraz düşündükten, sonra 100 lirayı uzatmış:
– Bilemedim, sen söyle?
100 lirayı cebine atan Temel, Yahudi’ye 10 lira geri vermiş ve şöyle demiş:
– Ben de bilmiyorum!..
Tuvalet ve telefon
Genç adam, İstanbul’dan Ankara’ya otobüsle giderken, verilen molada hemen tuvalete koşturdu. Boş bir kabin bulup kendini oraya attı. Tam kabine girmişti ki, yan kabinden bir ses,
– Merhaba dedi. Adam şaşkın şaşkın,
-Merhaba diye cevap verdi. Ses devam etti:
-Nasılsın?
İlk defa başına böyle bir şey geliyordu… yine de şaşkın şaşkın cevap verdi
: -Sağ ol, iyiyim. Sen nasılsın? Ses sordu:
-Ne yapıyorsun?
Bir an tereddüt geçirdi. Adam onun tuvalette olduğunu bildiği için mutlaka ne yaptığını da biliyordu. Başka bir şey söylemesi gerektiğini düşündü ve:
-Ben, İstanbul’dan gelip, Ankara’ya gidiyorum. Sen nereye gidiyorsun?
Adamın sonraki cümlesi bu muhabbeti sona erdirdi.
-Hayatım, telefonu kapatıyorum. Yandaki tuvalette bir geri zekâlı var. Sana sorduğum sorulara cevap verip duruyor.
Ben seni daha sonra ararım.