Genellikle eş anlamlı ve birlikte kullanılan örf ve âdet terim olarak, toplumun geneli tarafından benimsenip süreklilik kazanan, kuşaktan kuşağa aktarılan davranış ve uygulamalar veya dildeki yerleşik kullanımlardır. Türkçede “anane, gelenek, görenek, teamül ve töre” gibi ifadeler de aynı anlamda kullanılmaktadır.
Bizi biz yapan değerlerimiz, bizim değerimizin bir göstergesidir. Dini, milli, örfi maddi ve manevi kültürümüz değer verdiğimiz değerlerimiz demektir. Bunları yaşamak, yaşatmak ve sonraki nesillere aktarımını sağlamak bir milletin varlığının temelidir. Değerlerine sahip çıkmayan toplumlar, zamanla yok olmaya ve başka kültürlerin çarkında kaybolmaya mahkûmdur. Bu maksatla değerlerimizin unutulmasına veya unutturulmasına karşı sessiz kalmamalı ve bunları yeniden canlandırmalıyız. İşte bunlardan bir tanesi de SADAKA TAŞLARIDIR.
SADAKA TAŞI NEDİR?
Sadaka taşı, genellikle cami gibi yerlerde ihtiyaç sahiplerinin alabilmeleri için paranın bırakıldığı özel bir yerdir. Kökeni Selçuklu Hanedanına kadar uzanan yardım şeklidir. Fakir insanları rencide etmemek için düşünülmüş bir yardım modelidir. Osmanlılar döneminde daha da yaygınlaşmıştır. Yardım yapan ile alan birbirini görmez, tanımaz ve bilmez. Alanın mahcubiyetten, verenin ise riya ve gösterişten uzak durması beklenir.
Sadaka taşları Osmanlı Devleti döneminde yardımlaşma ve dayanışmanın simgesiydi. Cami Çeşme türbe veya köprü girişlerinde rastlanan farklı boyutlardaki sadaka taşlarına ihtiyaç sahiplerine yardım etmek isteyenler para bırakıyordu. Sadaka taşları Osmanlı medeniyetinin günümüze uzanan şahitleridir. İyiliğin taşa işlenmiş halidir. İslam dininde önemli bir yere sahip olan sadakanın taşta vücut bulduğu merhametin simgeleridir.
Bulgaristan, Bosna-Hersek, Makedonya, Tunus ve Cezayir gibi Osmanlı’nın egemen olduğu farklı coğrafyalarda izleri vardır. Sadaka taşları, ihtiyaç sahibi insanların kolaylıkla ulaşabileceği camilerin, çeşmelerin (Kazlı Çeşme), köprülerin (Nasrullah Köprüsü), hastane ve bakımevlerinin yakınında bulunduğu gibi sık geçilen sokakların bir köşesinde de yer alabiliyordu.
İstanbul’da bir zamanlar 160 adet sadaka taşının olduğu kaynaklarda yer alır. Bunların en meşhuru Üsküdar İmrahor Cami önünde bulunan ve Üsküdar Belediyesi tarafından korumaya alınan devşirme kırmızı granitten yontulmuş sadaka taşıdır.
MİMARİ ŞEKİLLERİ
Osmanlı toplumunda oldukça önemli sosyal dayanışma vazifesi gören sadaka taşları kimi zaman duvar içerisinde bir oyuk kimi zaman bir çeşmede kendini gösterdi. Eşsiz bir medeniyetin simgesi bu taşlar yüzyıllarca insanlara karşılıksız iyiliği ve merhameti hatırlattı. Bu sadaka taşları çeşitli tip ve ebatlarda özellikle de taşlardan üretilmiştir.
Genellikle Antik porfir sütunlardan dönüştürülmüş, tepesinde para bırakılabilecek oyukları bulunan dikitlerdir. Duvarlarda oyuk şeklinde olanları da vardır. Mimari olarak, Nişan taşı, Mola taşı, Seng-i İbret (İbret taşı), Çöpür Taşı, Musalla Taşı, Binek taşı, Yitik taşı ve Namazgâh Kıble taşı gibi tek eser kategorisine dâhil edilirler. Mimari özellikleri gibi isimleri de bölgelere göre değişiklik gösterir. İhtiyaç gâh (Türkmenistan-Aşgabat), Hayrat deliği (Konya), Hacet taşı (Kayseri), Zekât Kuyusu (Hasankeyf-Batman), Sadaka Oyuğu, Fukara Taşı (Üsküdar) ve ihsan Kapısı gibi isimlerle de bilinirler.
UYGULANMA ŞEKİLLERİ
Camilerin girişlerinde, çarşı başlarında bazen de hastane önlerinde köprübaşları gibi noktalara konumlandırılmıştı. Böylelikle bu noktalardan geçen Hali vakti yerinde olan insanlar bu taşların üzerlerine sadakalarını bırakırlar ihtiyaç sahibi olanlar da bu noktalardan geçerlerken sadece ihtiyaçları kadar olanı sadaka taşlarının üzerine bırakılan sadakadan alırlardı.
Sadaka taşları bugün fonksiyonelliğini kaybetse de çok sayıda örneğiyle İstanbul'un dört bir yanında göze çarpıyor. Ramazan ayıyla birlikte ayrı bir anlam da kazanıyor. Sadaka genel anlamıyla inancımızda yardımlaşmayı ifade eden sadece Ramazan ayına mahsus olmayıp yılın her döneminde yapılacak olan bir ibadet biçimidir. Dolayısıyla Ramazan ayında fakir ve ihtiyaç sahipleri daha çok gündeme gelip onların gözetilmesi ve bu ay içerisinde yapılan ibadetlerin daha eftal olması bakımından bu ay içerisinde sadakaların ve zekâtlarını verilmesi daha uygun görülmüştür. Osmanlı geleneği sadaka taşı Ramazan ayında yaşatılıyor.
Sadaka taşı bildiğiniz gibi bizim çok eski bir Osmanlı geleneğimizdir. İhtiyacı olan insanların ihtiyacı kadar tedariklerini yapmalarını sağlayan bir yardımlaşma sistemidir. Alanla veren elin birbirini görmediği bir uygulamadır. Genellikle 2 metre boyunda silindir şeklinde olan sadaka taşları, sadaka alanın da verenin de görünmeyecek tenha yerlere konuluyor taşlar asalet ve merhametin simgesi olarak varlık göstermeye devam ediyor.
GÜNÜMÜZDE UYGULAMALARI VAR MI?
Tabi ki bugün itibariyle bu tip sadakalar infak, zekâtlar, yardımlar kurumsal hale gelmiş dernekler, vakıflar vasıtasıyla yapılıyor.
Sadaka taşlarının izdüşümüne günümüzde de rastlamak mümkün. Askıda kahve, askıda ekmek, askıda kitap ve askıda fatura sadaka taşı sistemine benzetilebilir.
Sadaka Taşı gibi kültürel değerlerimizin daha çok yayılması umuduyla herkese sevgi ve saygılarımı yolluyorum. Hoşça kalın ve elbette ki her zaman UYANIK KALIN. Sevgi ışığınız kalbiniz rehberiniz olsun.
