Fatih Sultan KAR


VEFATİNİN İKİNCİ YILI ANISINA AHMET MESUT YILMAZ VE HATIRALAR ONUN DÖNEMİNDE 53 PLAKASININ İMTİYAZI VARDI

e-mail: fatihsultan.kar@gmail.com - Web: www.fatifsultankar.com



    Yerel ga­ze­te­ci mem­le­ke­ti­ne katkı sağ­la­mak ga­ye­siy­le ah­la­kı ku­ral­la­rın dı­şı­na çık­ma­mak su­re­tiy­le mu­ha­lif durur. Belki de bu man­tık­tan ha­re­ket­le Mer­hum Baş­ba­kan Ahmet Mesut Yıl­maz’a si­ya­set­te en po­pü­ler ol­du­ğu dö­nem­ler­de ben yerel bir ga­ze­te­ci ola­rak mu­ha­lif dur­dum. O za­man­lar si­ya­set­te mu­ha­lif­lik­te gü­zel­di. Gün boyu mu­ha­lif so­ru­lar sor­du­ğu­nuz si­ya­siy­le akşam bir yerde otu­rup soh­bet ede­bi­li­yor­du­nuz.
    Ahmet Mesut Yıl­maz’ın si­ya­si ha­ya­tı bo­yun­ca, ya­şa­mı bo­yun­ca Rize onun için hep bi­rin­ci ön­ce­lik oldu. Her dönem Rize’den aday oldu. Mil­let­ve­kil­li­ği, Ba­kan­lı­ğı ve Baş­ba­kan­lı­ğı dö­nem­le­rin­de Rize’ye ya­tı­rım­la­rı oldu. Gur­bet­te kim­li­ğin­de Ri­ze­li yaz­ma­sı, araç pla­ka­nın 53 ol­ma­sı onun dö­nem­le­rin­de im­ti­yaz­dı
AKÇAL AİLESİ VE İBRETLİK OLAY
    Daha son­ra­ki yıl­lar­da özel­lik­le Yas­sı­ada Mah­ke­me­le­ri üze­ri­ne araş­tır­ma­lar ya­par­ken Mesut Yıl­maz Bey’in am­ca­sı Yusuf İzzet Akçal’ın ha­ya­tı dik­ka­ti­mi çekti. Örnek bir Ri­ze­li, fın­dık çu­bu­ğu gibi düm­düz bir insan. Akçal; 1939 yı­lın­da Er­zin­can’da, 8 şid­de­tin­de mey­da­na gelen 40 bin in­sa­nı­mı­zın ha­ya­tı­nı yi­tir­di­ği, büyük dep­rem fe­la­ke­tin­de Er­zin­can ili Cum­hu­ri­yet Sav­cı­sı idi. Kur­tar­ma ça­lış­ma­la­rı için mah­kûm­la­rı ce­za­evi­ne dön­me­le­ri ko­şu­luy­la ser­best bı­ra­kan Akçal, mah­kûm­lar­la bir­lik­te bir­çok can kur­tar­dı. Dö­ne­min Cum­hur­baş­ka­nı İnönü'yü de çok duy­gu­lan­dı­ran olay­dan sonra mah­kûm­lar Mec­lis ka­ra­rıy­la af­fe­dil­di. Bu in­sa­nı oku­duk­ça, ar­dın­dan söy­le­nen­le­ri duy­duk­ça ilgim arttı. Eski bakan Yusuf İzzet Akçal’ın oğlu, eski baş­ba­kan Mesut Yıl­maz’ın ise am­ca­sı­nın oğlu olan Erol Yıl­maz Akçal, as­ke­ri muh­tı­ra­sın­dan sonra ya­şa­nan ara rejim dö­ne­min­de üst üste 3 kez ba­kan­lık kol­tu­ğu­na otur­du. 1971 asker muh­tı­ra­sın­dan sonra ku­ru­lan ara rejim hü­kü­met­le­rin­de ba­kan­lık yaptı. 8 Ocak 2016 ta­ri­hin­de ara­mız­dan ay­rıl­dı.
53 PLA­KA­SI­NIN AY­RI­CA­LI­ĞI VARDI
    Mer­hum Baş­ba­kan işte böy­le­si­ne Rize si­ya­se­tin­de iz bı­rak­mış bir aile­den ge­li­yor­du. Aktif si­ya­set son­ra­sı yaz­dı­ğım Rize ko­nu­lu ki­tap­la­ra il­gi­si beni mutlu edi­yor­du. Bizim uşa­ğı­mız, bizim kar­de­şi­miz, bizim ağa­be­yi­miz­di o. Mi­ting­le­rin­de alan yet­mez Şeyh Cami’nin ve çevre bi­na­la­rın ça­tı­la­rı insan dolar ta­şar­dı. Ar­ka­da­şım Kerim Akçay o gün­le­ri ne de güzel an­la­tı­yor: Rize mi­ting­le­ri in­san­lar kopar ge­lir­di. Peş­ta­mal­lı ne­ne­le­ri­miz , sa­kal­lı de­de­le­ri­miz ço­cuk­lar gibi şendi.. Gü­ler­di hep el sal­lar­dı sık­ma­dık el do­kun­ma­dık yürek bı­rak­maz­dı her ge­li­şin­de. O ger­çek bir Rize aşı­ğıy­dı. Sa­de­ce Rize mi? Ri­zes­por o ol­ma­say­dı ta­ri­hin tozlu raf­la­rın­da ye­ri­ni al­mış­tı. Ri­zes­por’un pe­şi­ne dep­las­man­la­ra gi­der­dik. Oto­bü­sün önün­de Ri­zes­por bay­ra­ğı, ön camın sa­ğın­da Türk Bay­ra­ğı So­lun­da Mesut Yıl­maz pos­te­ri polis dur­du­rur; “kut­sal top­rak­la­rın adam­la­rı gel­miş” di­ye­rek gi­de­ce­ği­miz yere kadar eşlik eder­ler­di.
    53 Pla­ka­lı ara­ba­la­rın do­ku­nul­maz­lı­ğı­nı o dö­nem­le­ri ya­şa­yan­lar bilir..
HAMSİYİ KA­VA­ĞA DEĞİL AYA ÇI­KAR­MIŞ­TI
    Türk si­ya­se­ti­nin tec­rü­be­li ismi Rah­met­li De­mi­rel, 1991 se­çim­le­rin­de Rize mey­da­nın­da ta­ri­hi söze, daha doğ­ru­su gafa imza attı. ‘Hami ka­va­ğa çı­kar­sa ANAP da ik­ti­dar olur’ dedi. Ri­ze­li­ler bu sözü Mesut Beyin şah­sın­da tüm Ri­ze­li­le­re ha­ka­ret ola­rak gördü. Zaten her daim des­tek ol­du­ğu Yıl­maz’a sım­sı­kı sa­rıl­dı. Bende o sü­reç­te Hamsi vurdi ka­ra­ya / Yazık oldu pa­ra­ya / Hamsi ka­va­ğa değil / Aya çı­ka­cak aya şek­lin­de bir türkü yaz­dım. Hasan Ya­zı­cı’nın ses­len­dir­di­ği türkü o se­çim­de Ana­va­tan Par­ti­si ta­ra­fın­dan kul­la­nıl­dı.
RİZE’DEN TEK TEK SOR­DU­ĞU İSİMLER BENİ ŞA­ŞIRT­MIŞ­TI
    Bey­koz’daki özel ko­nu­tun­da ken­di­si­ni zi­ya­ret et­miş­tik. Zi­ya­re­te gi­der­ken görüp sağ­lı­ğı­nı sorup ken­di­si­ni kısa bir süre görüp hemen ay­rıl­mak dü­şün­ce­sin­dey­dim . Çünkü has­ta­lı­ğın­dan do­la­yı ken­di­si­ni yor­mak is­te­mi­yor­dum. Mü­sa­ade is­te­yin­ce “hele maç bit­sin” di­yor­du. Maç umu­rum­da de­ğil­di oysa. Güzel olan onun­la soh­bet et­mek­ti. İki sö­zün­den biri Rize idi. Bir yan­dan kar­şı­mız­da duran dev ek­ran­da maç devam edi­yor, diğer yan­dan soh­bet edi­yor­duk. Ül­kem­de baş­ba­kan­lık yap­mış, ha­ya­tı hep yoğun tem­po­da geç­miş biri bana ad, ad, 
Rize’deki ortak ta­nı­dık­la­rı­mı­zı so­ru­yor­du. Hem o hızlı tem­po­da o isim­le­ri tek tek nasıl ta­nı­dı­ğı­na hem de benim de aynı ki­şi­le­ri ta­nı­dı­ğı­mı bil­me­si­ne şa­şı­yor­dum.
KÜ­TÜP­HA­NESİNDE VE YÜREĞİNDE RİZE’NİN YERİ AY­RIY­DI
    Bir ön­ce­ki zi­ya­re­tim­de dev kü­tüp­ha­ne­sin­de ki­tap­lar ara­sın­da kay­bol­muş­tum. Tek tek ki­tap­la­rı in­ce­li­yor­dum. Bir arada “bu yana gel. O ki­tap­lar sana ya­ra­maz. Seni ara­dık­la­rın bu­ra­da” dedi. Ki­tap­lı­ğın­dan ba­ğım­sız bir Rize ki­tap­lı­ğı oluş­tur­muş­tu. Orada Rize üze­ri­ne araş­tır­ma­lar yapan ar­ka­daş­la­rı­mın ve benim ki­tap­la­rı­mı gör­mek beni çok mutlu et­miş­ti. Ay­rı­ca kü­tüp­ha­ne­sin­de mü­ker­rer olan ki­tap­la­rı ve kendi hak­kın­da ya­zı­lan ki­tap­la­rı im­za­la­ya­rak bana he­di­ye edi­yor­du. Bir de Erkal Zen­ger’in Si­ya­set Cam­baz­ha­ne­si­nin Caz­gı­rı ki­ta­bı­nı oku­ma­mı tav­si­ye edi­yor­du.
BİZİM BAŞ­KAN KA­LE­LERİ ŞA­ŞIR­DI
    Rize Spor Ta­ri­hi ki­ta­bı­mı in­ce­le­dik­ten sonra “sana bir Ri­zes­por fık­ra­sı an­la­ta­yım” dedi. Bakan ol­mu­şuz. Rize’nin her so­ru­nu gibi Ri­zes­por için­de biz­den çare bek­li­yor­lar. Ri­ze­li bir iş ada­mı­mı­zı Ri­zes­por’a baş­kan yap­tık. Meğer bizim baş­kan fut­bol­dan hiç mi hiç an­la­mı­yor­muş. Bir­lik­te maça git­tik. Bana ne ya­pa­ca­ğız dedi. Ben de top ağ­lar­la bu­lu­şun­ca ha­va­ya fırla dedim. Az sonra rakip takım gol atmaz mı bizim baş­kan ha­va­da.
YIL­MAZ: ŞÜK­RET­ME­YE DEVAM EDE­CEĞİZ
    Al­man­ca ve İngi­liz­ce bilen Mesut Yıl­maz, 1975 yı­lın­da Berna Hanım ile ta­nış­tı. Berna Hanım’ın iki yıl­lık yö­ne­ti­ci­lik prog­ra­mın­dan mezun ol­ma­sı­nın ar­dın­dan da 15 Ağus­tos 1976’da ev­len­di­ler. Yıl­maz çif­ti­nin Yavuz (D.1979) ve Hasan (D.1987) ad­la­rın­da iki ço­cu­ğu oldu. 18 Ara­lık 2017 ta­ri­hin­de oğlu büyük oğlu elim bir kaza so­nu­cu vefat etti. Mesut Yıl­maz oğ­lu­nun ar­dın­dan yap­tı­ğı bir ko­nuş­ma­da “Bazen unut­sak da as­lın­da he­pi­miz her gün bir im­ti­han­dan ge­çi­yo­ruz. Bu im­ti­han­lar­dan biri de bizim aile­mi­ze nasip oldu. Ama siz dost­la­rı­mı­zın des­te­ğiy­le bu im­ti­han­lar­dan in­şal­lah ba­şa­rıy­la çı­ka­ca­ğız. Yani oğ­lu­mu­zu bize veren Allah’a onu biz­den al­dı­ğı için isyan et­me­ye­ce­ğiz, ona biat et­me­ye ve şük­ret­me­ye devam ede­ce­ğiz” de­miş­ti.
YIL­MAZ’DAN ACI HABER
    30 Ekim 2020 günü; Eski Baş­ba­kan Ahmet Mesut Yıl­maz’ın vefat ha­be­ri bütün se­ven­le­ri­ni yasa boğdu. Yıl­maz; yoğun ba­kım­da te­da­vi gö­rü­yor­du. Mesut Yıl­maz'ın 2019 yı­lı­nın Ocak ayın­da yap­tır­dı­ğı rutin sağ­lık kont­ro­lün­de ak­ci­ğe­rin­de tü­mö­re rast­lan­mış­tı. Oğ­lu­nun ve­fa­tı da onu faz­la­sıy­la üz­müş­tü. 23 Ocak 2019’da ya­pı­lan ope­ras­yon so­nu­cu kan­ser­li tümör te­miz­len­miş­ti. Mayıs 2020’de bu defa beyin sa­pın­da tümör sap­ta­nan Yıl­maz, ger­çek­leş­ti­ri­len ame­li­yat son­ra­sı te­da­vi gö­rü­yor­du.
    Eski Baş­ba­kan­lar­dan Mesut Yıl­maz 1 Kasım 2020 ta­ri­hin­de Üs­kü­dar’daki Mar­ma­ra Üni­ver­si­te­si İla­hi­yat Fa­kül­te­si Camii’nde kı­lı­nan ce­na­ze na­ma­zı­nın ar­dın­dan Bey­koz Kan­lı­ca Me­zar­lı­ğı’nda top­ra­ğa ve­ril­di
    Rah­met­le anı­yo­ruz.