İbrahim Sırmalı

Tarih: 31.10.2025 15:55

İslam, Tüm Peygamberlerin Dinidir.

Facebook Twitter Linked-in

 İslam, tüm peygamberlerin dinidir ve İslam'dan başkasını din olarak arayan cehennem ehli arasında kafirdir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذٖى خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَ ثُمَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ

Enam suresi 6.1 Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyle iken inkâr edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar.

Yani, başkalarını Allaha eş tutuyorlar ve Allaha ibadette onları putlarını da Allah'a eşit tutuyorlar.

Allah Teala şöyle buyurdu:

هُوَ الَّذٖى خَلَقَكُمْ مِنْ طٖينٍ ثُمَّ قَضٰى اَجَلًا وَاَجَلٌ مُسَمًّى عِنْدَهُ ثُمَّ اَنْتُمْ تَمْتَرُونَ

Enam suresi 6.2 O öyle bir Rab'dır ki, sizi çamurdan yaratmış, sonra (her birinize) bir ecel tayin etmiştir. (Kıyametin kopması için) belirlenmiş bir ecel de O'nun katındadır. Siz ise hâlâ şüphe ediyorsunuz.

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَهُوَ اللّٰهُ فِى السَّمٰوَاتِ وَفِى الْاَرْضِ يَعْلَمُ سِرَّكُمْ وَجَهْرَكُمْ وَيَعْلَمُ مَا تَكْسِبُونَ

Enam suresi 6.3 Hâlbuki O, göklerde de Allah'tır, yerde de. Sizin gizlinizi de bilir, açığa vurduğunuzu da. Sizin daha ne kazanacağınızı da bilir.

Allah Teala şöyle buyurdu:

اَلرَّحْمٰنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوٰى

Rahman suresi 20.5 Rahmân, Arş'a  kurulmuştur.

Allah Teala şöyle buyurdu:

اِنَّ اللّٰهَ لَا يَخْفٰى عَلَيْهِ شَیْءٌ فِى الْاَرْضِ وَلَا فِى السَّمَاءِ

Al-i İmran suresi 3.5 Şüphesiz yerde ve gökte Allah'a hiçbir şey gizli kalmaz.

       Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. O tektir, ortağı yoktur. Göklerde ve yerde olanlar Allaha ibadet ederler.

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَهُوَ الَّذٖى فِى السَّمَاءِ اِلٰهٌ وَفِى الْاَرْضِ اِلٰهٌ وَهُوَ الْحَكٖيمُ الْعَلٖيمُ

Zuhruf suresi 43.84 O, gökte de ilâh olandır, yerde de ilâh olandır. O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir. 

Allah’ın Rab oluşunu ve İlahlığını, bize bildirdiği güzel isimleri ve yüce sıfatlarını kabul edip tasdik ediyoruz. 

Şahitlik ederim ki Muhammed, Allah'ın bütün insanlara gönderdiği Allah'ın kulu ve elçisidir.

Allah Teala şöyle buyurdu:

يَا اَيُّهَا النَّبِىُّ اِنَّا اَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذٖيرًا..وَدَاعِیًا اِلَى اللّٰهِ بِاِذْنِهٖ وَسِرَاجًا مُنٖيرًا

Ahzap suresi 33.45-46 Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah'ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.

Kim Allaha iman eder ve itaat ederse cennete girer. Kim de Allah’ı inkâr eder ve isyan ederse cehenneme girer. Öyleyse:

Peygamberlerin dini, bazı hükümleri farklı olsa da, esasları itibariyle bir ve hepsi aynı olan bir dindir. 

Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

وَاَنْزَلْنَا اِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا اَنْزَلَ اللّٰهُ وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَاءَهُمْ عَمَّا جَاءَكَ مِنَ الْحَقِّ لِكُلٍّ جَعَلْنَا مِنْكُمْ شِرْعَةً وَمِنْهَاجًا وَلَوْ شَاءَ اللّٰهُ لَجَعَلَكُمْ اُمَّةً وَاحِدَةً وَلٰكِنْ لِيَبْلُوَكُمْ فٖى مَا اٰتٰیكُمْ فَاسْتَبِقُوا الْخَيْرَاتِ اِلَى اللّٰهِ مَرْجِعُكُمْ جَمٖيعًا فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ فٖيهِ تَخْتَلِفُونَ

Maide suresi 5.48 (Ey Muhammed!) Sana da o Kitab'ı (Kur'an'ı) hak, önündeki kitapları doğrulayıcı, onları gözetici olarak indirdik. Artık, Allah'ın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp da onların arzularına uyma. Sizden her biriniz için bir şeriat ve bir yol koyduk. Eğer Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat verdiği şeylerde sizi imtihan etmek için ümmetlere ayırdı. Öyle ise iyiliklerde yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O zaman anlaşmazlığa düşmüş olduğunuz şeyleri size bildirecektir.

Din birdir. Ancak kanunları farklıdır: Tevrat'ın bir kanunu vardır. İncil'in bir kanunu vardır ve Kuran'ın bir kanunu vardır. 

Allah, bu dinlerde dilediğini helal, dilediğini haram kılar. Kullarını, kimin kendisine itaat edip kimin isyan ettiğini anlamak için bir imtihan olarak yapar. 

Allah'ın dini İslam'dır ve Allah başka hiçbir şeyi din olarak kabul etmez. İslam Tevhid ve Allah'a karşı samimiyettir. Ve Allah'ın tüm elçilerinin peygamberlerinin getirdiği dindir.

Allah Teala şöyle buyurdu: 

وَلَقَدْ بَعَثْنَا فٖى كُلِّ اُمَّةٍ رَسُولًا اَنِ اعْبُدُوا اللّٰهَ وَاجْتَنِبُوا الطَّاغُوتَ فَمِنْهُمْ مَنْ هَدَى اللّٰهُ وَمِنْهُمْ مَنْ حَقَّتْ عَلَيْهِ الضَّلَالَةُ فَسٖيرُوا فِى الْاَرْضِ فَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبٖينَ

Nahl suresi 16.36 Andolsun biz, her ümmete, "Allah'a kulluk edin, tâğûttan  kaçının" diye peygamber gönderdik. Allah, onlardan kimini doğru yola iletti; onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün.

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَمَا اَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا نُوحٖى اِلَيْهِ اَنَّهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا اَنَا فَاعْبُدُونِ

Enbiya suresi 21.25 Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere, "Şüphesiz, benden başka hiçbir ilâh yoktur. Öyleyse bana ibadet edin" diye vahyetmişizdir.

Allah, peygamberlerden hiçbirinin kendisinden başkasına ibadet etmesini meşru kılmamıştır. Hükmünü koymamıştır. Ve Allah, bütün peygamberlere İslam dinini ikame etmelerini yerine getirmelerini emretmiştir. 

Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

شَرَعَ لَكُمْ مِنَ الدّٖينِ مَا وَصّٰى بِهٖ نُوحًا وَالَّذٖى اَوْحَيْنَا اِلَيْكَ وَمَا وَصَّيْنَا بِهٖ اِبْرٰهٖيمَ وَمُوسٰى وَعٖيسٰى اَنْ اَقٖيمُوا الدّٖينَ وَلَا تَتَفَرَّقُوا فٖيهِ كَبُرَ عَلَى الْمُشْرِكٖينَ مَا تَدْعُوهُمْ اِلَيْهِ اَللّٰهُ يَجْتَبٖى اِلَيْهِ مَنْ يَشَاءُ وَيَهْدٖى اِلَيْهِ مَنْ يُنٖيبُ

Şura suresi 42.13 "Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!" diye Nûh'a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim'e, Mûsâ'ya ve İsâ'ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah'a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır.

Dinin kaynağı birdir, İslam dinidir. Ancak hükümleri farklıdır.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ دٖينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِى الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرٖينَ

Al-i İmran suresi 3.85 Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.

Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

وقال النبي صلى الله عليه وسلم: ((الأنبياءُ دينُهم واحِدٌ))، فجميعُ الأنبياءِ كانوا يدعون الناس إلى عبادة الله وحده لا شريك له، وأصولُ الدينِ لا تتغيَّرُ في جميع الشرائع، وإنما تتغيرُ بعضُ الفروعِ بحسب الحكمة والمصلحة، وفي نَسْخِ الأحكام حِكَمٌ ومصالحُ كثيرةٌ نظرًا إلى حال المكلفين والزمان والمكان، والشرائعُ الكلية لا تتغيرُ في جميع الشرائع كعبادة الله وحده والإيمانِ بالله ورسلِه وكتبه وملائكته واليوم الآخر والقدرِ خيره وشرِّه، والأمرِ بالصدق والعدلِ والإحسانِ والعِفَّةِ وغيرِ ذلك من الفضائل، وتحريمِ الكذبِ والظلمِ والسرقةِ والربا والزنا وعقوقِ الوالدين وغيرِ ذلك من الرذائل،

 “Peygamberlerin dini birdir.” Bütün peygamberler insanları, hiçbir ortağı bulunmayan, yalnızca Allah’a ibadet etmeye çağırmışlardır. 

Dinin esasları bütün şer’i hükümlerde değişmez. Bilakis bazı hükümleri, hikmet ve faydalara göre değişir. Nesh’te, hükmün ortadan kaldırılmasında sorumluların durumuna, zamana ve mekana göre birçok hikmet ve faydalar vardır. 

Genel şer’i hükümler ise bütün şer’i hükümlerde değişmez. Mesela, tek başına Allah’a ibadet etmek, Allah’a, peygamberlerine, kitaplarına, meleklerine, ahiret gününe, kadere, hayra ve şerre inanmak, doğruluğu, adaleti, ihsanı, iffeti ve diğer güzel şeyleri emretmek, yalanı, haksızlığı, hırsızlığı, faizi, zina etmeyi, ana-babaya isyan etmeyi ve diğer kötülükleri yasaklamak gibi. 

Bu ilkeler ve mezhepler tüm dinlerde tutarlıdır. Ancak bazı mezhepler hikmet ve çıkarlara göre değişir. 

Tıpkı Allah’ın İsrailoğullarına ceza ve imtihan olarak bazı güzel şeyleri yasaklaması gibi. Sonra Allah, İsa'nın şeriatıyla bir rahmet ve imtihan olarak bu yasakları kaldırdı. 

Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

فَبِظُلْمٍ مِنَ الَّذٖينَ هَادُوا حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْ طَيِّبَاتٍ اُحِلَّتْ لَهُمْ وَبِصَدِّهِمْ عَنْ سَبٖيلِ اللّٰهِ كَثٖيرًا..وَاَخْذِهِمُ الرِّبٰوا وَقَدْ نُهُوا عَنْهُ وَاَكْلِهِمْ اَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِ وَاَعْتَدْنَا لِلْكَافِرٖينَ مِنْهُمْ عَذَابًا اَلٖيمًا

Nisa suresi 4.160-161 Yahudilerin yaptıkları zulüm ve birçok kimseyi Allah yolundan alıkoymaları, kendilerine yasaklanmış olduğu hâlde faiz almaları, insanların mallarını haksız yere yemeleri sebebiyle önceden kendilerine helâl kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık. İçlerinden inkâr edenlere de acı bir azap hazırladık.

Ve Allah Teala, Hz. İsa'nın (a.s.) rivayetine göre, İsrailoğullarına şöyle buyurmuştur:

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَمُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَیَّ مِنَ التَّوْرٰيةِ وَلِاُحِلَّ لَكُمْ بَعْضَ الَّذٖى حُرِّمَ عَلَيْكُمْ وَجِئْتُكُمْ بِاٰيَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ فَاتَّقُوا اللّٰهَ وَاَطٖيعُونِ

Al-i İmran suresi 3.50 "Benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için gönderildim ve Rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin."

Ey Müslümanlar! Allah, önemi ve faziletleri sebebiyle namazı, zekâtı ve orucu bütün milletlere farz kılmıştır. 

Her ne kadar bunların yöntemleri ve hükümleri dinden dine farklılık gösterse de 

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

وَمَا تَفَرَّقَ الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَتْهُمُ الْبَيِّنَةُ

Beyyine suresi 98.4 Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine o apaçık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler.

وَمَا اُمِرُوا اِلَّا لِيَعْبُدُوا اللّٰهَ مُخْلِصٖينَ لَهُ الدّٖينَ حُنَفَاءَ وَيُقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُوا الزَّكٰوةَ وَذٰلِكَ دٖينُ الْقَيِّمَةِ

Beyyine suresi 98.5 Hâlbuki onlara, ancak dini Allah'a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.

Allah Teala şöyle buyurdu:

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ كَمَا كُتِبَ عَلَى الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

Bakara suresi 2.183 Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.

Allah cc, Hz. İbrahim'e (a.s.) Kabe'yi inşa etmesini ve bütün insanları hacca çağırmasını emretti. 

Allah şöyle buyurdu:

وَاَذِّنْ فِى النَّاسِ بِالْحَجِّ يَاْتُوكَ رِجَالًا وَعَلٰى كُلِّ ضَامِرٍ يَاْتٖينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَمٖيقٍ

Hac suresi 22.27 İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.

Yani: Haccın üzerlerine farz olduğunu insanlara haber ver. Bildir. Bunun üzerine insanlar İbrahim'in çağrısına icabet ettiler ve her derin vadiden, yürüyerek ve uzun yolculuktan zayıflamış her devenin üzerinde, Beyt-i Kadim'i haccetmek için geldiler. 

Yahudiler ve Hıristiyanlar, bütün peygamberlerin dini olan İslam dinini değiştirdiler.

İslam olan Allah’ın dininin adını Yahudilik ve Hristiyanlık olarak değiştirdiler. Hatta Allah’ın adını bile değiştirdiler ve O'na hiçbir yetkisi olmayan isimler taktılar. 

Namazı değiştirdiler. Böylece artık onlar için namaz rükû veya secdeyi içermiyordu. Orucu değiştirdiler. Böylece Yahudiler yılda sadece beş gün oruç tutuyorlardı.

İçinde Allah'ın izin vermediği şeyleri ihdas ettiler. Hristiyanlar oruçları sırasında sadece et ve süt ürünleri yemekten kaçındıkları için oruçları anlamsız hale geldi. 

Yahudiler ve Hristiyanlar, Hz. İbrahim'i tanıyıp ona hürmet etmelerine rağmen haccı inkâr ettiler. 

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), 

وقد أخبر نبيُّنا محمدٌ صلى الله عليه وسلم أن موسى عليه الصلاة والسلام حج إلى الكعبة، وأن عيسى عليه الصلاة والسلام سيحجها في آخر الزمان.

Hz. Musa'nın (a.s.) Kabe'ye hac yaptığını ve Hz. İsa'nın (a.s.) da kıyamet günü orada Kabede hac yapacağını haber vermiştir.

       Ey Müslümanlar! Bazılarının söylediği büyük bir yanılgıdır. Yanlıştır. O yanlış: "Üç semavi din vardır: İslam, Yahudilik ve Hristiyanlık.

 Oysa doğru olan Allah katında tek bir din vardır. O da tüm peygamberlerin ve onların takipçilerinin dini olan İslam'dır. 

Yüce Allah, peygamberlerin ilki Nuh'un kıssasını anlatırken, kavmine şöyle dediğini bildirmiştir:

فَاِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَاَلْتُكُمْ مِنْ اَجْرٍ اِنْ اَجْرِىَ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ وَاُمِرْتُ اَنْ اَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمٖينَ

Yunus suresi 10.72 Eğer yüz çeviriyorsanız, sizden zaten hiçbir ücret istemedim. Benim ücretim, ancak Allah'a aittir. Bana müslümanlardan olmam emredildi."

Allah Teala şöyle buyurdu:

مَا كَانَ اِبْرٰهٖيمُ يَهُودِيًّا وَلَا نَصْرَانِيًّا وَلٰكِنْ كَانَ حَنٖيفًا مُسْلِمًا وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِكٖينَ

Al-i İmran suresi 3.67 İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah'ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah'a ortak koşanlardan da değildi.

Allah Teala şöyle buyurdu:

اَمْ كُنْتُمْ شُهَدَاءَ اِذْ حَضَرَ يَعْقُوبَ الْمَوْتُ اِذْ قَالَ لِبَنٖيهِ مَا تَعْبُدُونَ مِنْ بَعْدٖى قَالُوا نَعْبُدُ اِلٰهَكَ وَاِلٰهَ اٰبَائِكَ اِبْرٰهٖيمَ وَاِسْمٰعٖيلَ وَاِسْحٰقَ اِلٰهًا وَاحِدًا وَنَحْنُ لَهُ مُسْلِمُونَ

Bakara suresi 2.133 Yoksa siz Yakub'un, ölüm döşeğinde iken çocuklarına, "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediği, onların da, "Senin ilâhına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan tek bir ilâha ibadet edeceğiz; bizler O'na boyun eğmiş müslümanlarız." dedikleri zaman orada hazır mı bulunuyordunuz?

       Allah Teala Yusuf a.s. duasında şöyle dua ettiğini buyurur: 

رَبِّ قَدْ اٰتَيْتَنٖى مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنٖى مِنْ تَاْوٖيلِ الْاَحَادٖيثِ فَاطِرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ اَنْتَ وَلِيّٖ فِى الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ تَوَفَّنٖى مُسْلِمًا وَاَلْحِقْنٖى بِالصَّالِحٖينَ

Yusuf suresi 12.101 Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat."

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَقَالَ مُوسٰى يَا قَوْمِ اِنْ كُنْتُمْ اٰمَنْتُمْ بِاللّٰهِ فَعَلَيْهِ تَوَكَّلُوا اِنْ كُنْتُمْ مُسْلِمٖينَ

Yunus suresi 10.84 Mûsâ, "Ey kavmim! Eğer siz gerçekten Allah'a iman etmişseniz, eğer O'na teslim olmuş kimseler iseniz, artık sadece O'na tevekkül edin" dedi.

Allah Teala şöyle buyurdu: 

فَلَمَّا اَحَسَّ عٖيسٰى مِنْهُمُ الْكُفْرَ قَالَ مَنْ اَنْصَارٖى اِلَى اللّٰهِ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ اَنْصَارُ اللّٰهِ اٰمَنَّا بِاللّٰهِ وَاشْهَدْ بِاَنَّا مُسْلِمُونَ

Al-i İmran suresi 3.52 İsa, onların inkârlarını sezince, "Allah yolunda yardımcılarım kim?" dedi. Havariler, "Biziz Allah yolunun yardımcıları. Allah'a iman ettik. Şahit ol, biz müslümanlarız" dediler.

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَجَاهِدُوا فِى اللّٰهِ حَقَّ جِهَادِهٖ هُوَ اجْتَبٰیكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِى الدّٖينِ مِنْ حَرَجٍ مِلَّةَ اَبٖيكُمْ اِبْرٰهٖيمَ هُوَ سَمّٰیكُمُ الْمُسْلِمٖينَ مِنْ قَبْلُ وَفٖى هٰذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهٖيدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ فَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللّٰهِ هُوَ مَوْلٰیكُمْ فَنِعْمَ الْمَوْلٰى وَنِعْمَ النَّصٖيرُ

Hac suresi 22.78 Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim'in dinine uyun. Allah, sizi hem daha önce, hem de bu Kur'an'da müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahit (ve örnek) olasınız.  Artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah'a sarılın. O, sizin sahibinizdir. O, ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!

Anlamı: Allah, Kur'an'dan önceki bütün kitaplarda sizi Müslüman olarak adlandırdı ve bu Kur'an'da da sizi Müslüman olarak adlandırdı. 

Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

اِنَّ الدّٖينَ عِنْدَ اللّٰهِ الْاِسْلَامُ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذٖينَ اُوتُوا الْكِتَابَ اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ فَاِنَّ اللّٰهَ سَرٖيعُ الْحِسَابِ

Al-i İmran suresi 3.19 Şüphesiz Allah katında din İslâm'dır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra sırf, aralarındaki ihtiras ve aşırılık yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse, bilsin ki Allah hesabı çok çabuk görendir. 

Ey Müslümanlar! Önceki şeriatlar dinler tahrif ve değiştirilmiştir. Bozulmuştur. Yahudilerin ve Hristiyanların dininin, tahrif ve bozulduktan sonra Allah katından gelen semavi bir din olduğuna inanmak caiz değildir. 

Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

وَاِنَّ مِنْهُمْ لَفَرٖيقًا يَلْوُنَ اَلْسِنَتَهُمْ بِالْكِتَابِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ الْكِتَابِ وَمَا هُوَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَقُولُونَ هُوَ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ وَمَا هُوَ مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ وَيَقُولُونَ عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ

Al-i İmran suresi 3.78 Onlardan (Kitap ehlinden) bir grup var ki, Kitab'dan olmadığı hâlde Kitab'dan sanasınız diye (okudukları) Kitap'tanmış gibi dillerini eğip bükerler ve, "Bu, Allah katındandır" derler. Hâlbuki o, Allah katından değildir. Bile bile Allah'a karşı yalan söylerler.

Subhan olan Allah Teala şöyle buyurdu:

مِنَ الَّذٖينَ هَادُوا يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهٖ وَيَقُولُونَ سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَاسْمَعْ غَيْرَ مُسْمَعٍ وَرَاعِنَا لَيًّا بِاَلْسِنَتِهِمْ وَطَعْنًا فِى الدّٖينِ وَلَوْ اَنَّهُمْ قَالُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا وَاسْمَعْ وَانْظُرْنَا لَكَانَ خَيْرًا لَهُمْ وَاَقْوَمَ وَلٰكِنْ لَعَنَهُمُ اللّٰهُ بِكُفْرِهِمْ فَلَا يُؤْمِنُونَ اِلَّا قَلٖيلًا

Nisa suresi 4.46 Yahudilerden öyleleri var ki, (kelimeleri yerlerinden kaydırıp) tahrif ederek onları anlamlarından uzaklaştırırlar. Dillerini eğip bükerek ve dine saldırarak "İşittik, karşı geldik", "İşit, işitmez olası!" "Râ'inâ"  derler. Hâlbuki onlar, "İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize bak" deselerdi, bu kendileri için daha hayırlı olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman ederler.

Allah, Peygamberi Hz. Muhammed'i (s.a.v.) hoşgörülü ve temiz bir din ile gönderdi. 

Allah, Peygamberine şöyle buyurdu:

وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرٰى

Ala suresi 87.8 Biz seni en kolay olana kolayca ileteceğiz.

Allah cc Peygamberinin ümmetine şöyle buyurdu: 

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِذَا قُمْتُمْ اِلَى الصَّلٰوةِ فَاغْسِلُوا وُجُوهَكُمْ وَاَيْدِيَكُمْ اِلَى الْمَرَافِقِ وَامْسَحُوا بِرُؤُسِكُمْ وَاَرْجُلَكُمْ اِلَى الْكَعْبَيْنِ وَاِنْ كُنْتُمْ جُنُبًا فَاطَّهَّرُوا وَاِنْ كُنْتُمْ مَرْضٰى اَوْ عَلٰى سَفَرٍ اَوْ جَاءَ اَحَدٌ مِنْكُمْ مِنَ الْغَائِطِ اَوْ لٰمَسْتُمُ النِّسَاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعٖيدًا طَيِّبًا فَامْسَحُوا بِوُجُوهِكُمْ وَاَيْدٖيكُمْ مِنْهُ مَا يُرٖيدُ اللّٰهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ حَرَجٍ وَلٰكِنْ يُرٖيدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ

Maide suresi 5.6 Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz, iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah, size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz. 

Ey Müslümanlar! Kim İslam'a isyan eder ve ondan yüz çevirirse o, bedbaht bir kâfirdir. Eğer küfründen tövbe etmezse, cehennem ehlinden olacaktır. 

Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ دٖينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُ وَهُوَ فِى الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرٖين

Al-i İmran suresi 3.85 Kim İslâm'dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır. 

Müslüman inanç olarak, kâfirlerden nefret etmeli, onları reddetmeli ve küfrü İslam'a karıştırmamalıdır.

 Bilakis, Yüce Allah'ın buyurduğu gibi şöyle demelidir:

بسم الله الرحمن الرحيم 

قُلْ يَا اَيُّهَا الْكَافِرُونَ

Kafirun suresi 109.1 De ki: "Ey Kâfirler!"

لَا اَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَ

Kafirun suresi 109.2 "Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem."

وَلَا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَا اَعْبُدُ

Kafirun suresi 109.3 "Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz."

وَلَا اَنَا عَابِدٌ مَا عَبَدْتُمْ

Kafirun suresi 109.4 "Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim."

وَلَا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَا اَعْبُدُ

Kafirun suresi 109.5 "Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz."

لَكُمْ دٖينُكُمْ وَلِىَ دٖينِ

Kafirun suresi 09.6 "Sizin dininiz size, benim dinim de banadır."

Müfessirler şöyle dediler: Yani, sizin dininiz küfürdür, size aittir; benim dinim ise İslam'dır. Dolayısıyla, "Sizin dininiz size, benim dinim banadır" şeklindeki bu kısa ayet, tüm kâfirleri reddetmeyi, Müslümanların onlardan farklı olduğunu açıkça beyan etmeyi ve onlara karşı iltifat edilmediğini ifade etmektedir. 

İslam'ı küfürle, hakkı batıl ile karıştırmak isteyen herkese yeterli bir cevap niteliğindedir.

       Allah Teala şöyle buyurdu:

فَذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمُ الْحَقُّ فَمَاذَا بَعْدَ الْحَقِّ اِلَّا الضَّلَالُ فَاَنّٰى تُصْرَفُونَ

Yunus suresi 10.32 İşte O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah'tır. Hak'tan sonra sadece sapıklık vardır. O hâlde, nasıl oluyor da (Hak'tan) döndürülüyorsunuz?

Allah Teala şöyle buyurdu:

اَفَنَجْعَلُ الْمُسْلِمٖينَ كَالْمُجْرِمٖينَ

Kalem suresi 68.35 Biz müslümanları suçlular gibi kılar mıyız?

İslam ve sünnet nimeti için Allah'a hamd olsun. O'na kavuşuncaya kadar bizi dininde sabit kılmasını dileriz. Ey İslam'ın ve ehlinin koruyucusu Allah’ım! Sana kavuşuncaya kadar bizi dininde sabit kıl. 

Duyduklarını söylüyorum ve kendim, senin ve ilkinden sonuncusuna kadar Allah'ın bütün salih kulları için Allah'tan bağışlanma diliyorum.

İkinci Hutbe

Gökleri ve yeri yaratan Allah'a hamdolsun. Melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler olarak yarattı. Allah, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir. 

Allah insanlara ne rahmet açarsa onu kimse tutamaz; Allah’ın tuttuğunu da Allah’tan sonra kimse açamaz. Allah, mutlak güç sahibidir. Hüküm ve hikmet sahibidir.

Allah Teala şöyle buyurdu: 

يُنَزِّلُ الْمَلٰئِكَةَ بِالرُّوحِ مِنْ اَمْرِهٖ عَلٰى مَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهٖ اَنْ اَنْذِرُوا اَنَّهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا اَنَا فَاتَّقُونِ

Nahl suresi 16.2 Allah, "Benden başka ilâh yoktur. Öyle ise bana karşı gelmekten sakının" diye (insanları) uyarmaları için emrini içeren vahiy ile melekleri kullarından dilediğine indirir.

خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِالْحَقِّ تَعَالٰى عَمَّا يُشْرِكُونَ

Nahl suresi 16.3 Allah, gökleri ve yeri hak ve hikmete uygun olarak yarattı. O, müşriklerin ortak koştukları şeylerden yücedir.

Hamd Allah'a, selam O'nun seçilmiş kullarına ve selam hidayete erenlere olsun. Ve şimdi: 

Bir Müslüman, tüm Müslümanlara karşı sadık olmalı ve tüm kâfirleri reddetmelidir. Müslümanlar, sadakat ve düşmanlık konusunda kendilerinden bekleneni yapmazlarsa, büyük bir kötülük meydana gelir. 

Yüce Allah şöyle buyurur:

وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَاءُ بَعْضٍ يَاْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُقٖيمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَيُطٖيعُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ اُولٰئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللّٰهُ اِنَّ اللّٰهَ عَزٖيزٌ حَكٖيمٌ

Tevbe suresi 9.71 Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah'a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَالَّذٖينَ كَفَرُوا بَعْضُهُمْ اَوْلِيَاءُ بَعْضٍ اِلَّا تَفْعَلُوهُ تَكُنْ فِتْنَةٌ فِى الْاَرْضِ وَفَسَادٌ كَبٖيرٌ

Enfal suresi 8.73 İnkâr edenler de birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunların gereğini yapmazsanız, yeryüzünde bir karışıklık ve büyük bir bozulma olur.

 فالولاء والبراء من أعظم واجبات الدين، ومن أسباب النصر والتمكين، فواجبٌ على كل مسلم أن يوالي في الله، وأن يُعادي في الله، وأن يحب في الله، وأن يبغض في الله، فيُحِبُّ جميعَ المؤمنين ويناصرُهم، ويُعادي جميعَ الكافرين ويُبغِضُهم ويتبرأُ منهم، فأوثق عُرى الإيمانِ الحبُّ في الله، والبغضُ في الله، قال الله تعالى في وجوب موالاة جميع المؤمنين من السابقين والآخرين:

Sadakat ve inkâr, dinin en büyük görevlerinden ve zafer ve güçlenmenin sebeplerindendir. Her Müslümanın Allah için sadık olması, Allah için düşmanlık etmesi, Allah için sevmesi ve Allah için buğz etmesi vazifesidir. 

Dolayısıyla tüm müminleri sever ve destekler, tüm kâfirlere ise düşmanlık eder, onlardan buğz eder ve onları reddeder. Ancak onlara zarar vermez.

İmanın en güçlü bağları Allah için sevmek ve Allah için buğz etmektir. Yüce Allah, hem önceki hem de sonraki tüm müminlerle dostluk kurmanın farziyeti hakkında şöyle buyurmuştur:

Allah Teala şöyle buyurdu: 

اِنَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا الَّذٖينَ يُقٖيمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ

Maide suresi 5.55 Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Resûlüdür ve Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü'minlerdir.

وَمَنْ يَتَوَلَّ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا فَاِنَّ حِزْبَ اللّٰهِ هُمُ الْغَالِبُونَ

Maide suresi 5.56 Kim Allah'ı, O‘nun peygamberini ve inananları dost edinirse, bilsin ki şüphesiz Allah taraftarları galiplerin ta kendileridir.

Allah Teala şöyle buyurdu:

يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارٰى اَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَاِنَّهُ مِنْهُمْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِى الْقَوْمَ الظَّالِمٖينَ

Maide suresi 5.51 Ey inananlar! Yahudi ve hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu doğruya iletmez.

Allah Teala şöyle buyurdu:

لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا اٰبَاءَهُمْ اَوْ اَبْنَاءَهُمْ اَوْ اِخْوَانَهُمْ اَوْ عَشٖيرَتَهُمْ اُولٰئِكَ كَتَبَ فٖى قُلُوبِهِمُ الْاٖيمَانَ وَاَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِدٖينَ فٖيهَا رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ اُولٰئِكَ حِزْبُ اللّٰهِ اَلَا اِنَّ حِزْبَ اللّٰهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

Mücadele suresi 58.22 Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy sopları olsalar bile, Allah'a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah'ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

Ey Müslüman! Kâfirden nefret etmek, ona zulmetmek anlamına gelmez. Aksine, ona karşı adil olmalı ve ona iyi davranmak caizdir. Müslümanın, savaşmayan kâfirlerle olan ilişkilerinde sergilediği güzel ahlak, onları İslam'a davet eder.

Bilakis, Allah'a ve Resulüne olan inkârlarından, Allah'ın kitabını, Resulünün sünnetini inkâr etmeleri, Allah'ın birliğine isyan etmeleri ve Yaratıcılarına ibadetten yüz çevirmelerinden dolayı onlara buğz etmen gerekir. Bunu yaparken onlara zulmedemezsin.

Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

لَا يَنْهٰیكُمُ اللّٰهُ عَنِ الَّذٖينَ لَمْ يُقَاتِلُوكُمْ فِى الدّٖينِ وَلَمْ يُخْرِجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ اَنْ تَبَرُّوهُمْ وَتُقْسِطُوا اِلَيْهِمْ اِنَّ اللّٰهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطٖينَ

Mümtehine suresi 60.8 Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever.

Müslümanlara hiçbir şekilde zarar vermemeleri için dikkatli ve tedbirli davranılması şartıyla, kâfirlerle alım satım, kiralama ve kiraya verme gibi dünyevi alışverişlerde bulunmak caizdir. 

Kafirler, Allah'ın, Resûlünün ve Müslümanların düşmanlarıdır. Allah bizi onlara itaat etmekten, onlara güvenmekten ve onları dost edinmekten sakındırmıştır. Onlardan sakınmamız için, onların ihanetlerini ve hilelerini bize bildirmiştir. 

Ey Müslümanlar! Zengin ve varlıklı kâfirlerin tuzağına düşmemek için dikkatli olmak gerekir.

Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ الَّذٖينَ كَفَرُوا فِى الْبِلَادِ

Al-i İmran suresi 3.196 Kâfirlerin refah içinde diyar diyar dolaşmaları sakın seni aldatmasın.

مَتَاعٌ قَلٖيلٌ ثُمَّ مَاْوٰیهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمِهَادُ

Al-i İmran suresi 3.197 (Onların bu refahı) az bir yararlanmadır. Sonra onların barınağı cehennemdir. Ne kötü bir yataktır orası!

Zengin kâfirlerin nimetlerine, güzel eşyalarına, güzel heykellerine bakmanın cazibesine karşı dikkatli olunmalıdır. 

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

وَكَمْ اَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍ هُمْ اَحْسَنُ اَثَاثًا وَرِیْٔاً

Meryem suresi 19.74 Biz onlardan önce, mal mülk ve görünümü daha güzel olan nice nesilleri helâk ettik.

Müfessirler şöyle dediler: Yani, bu ümmetin kâfirlerinden önce, biz geçmiş ümmetlerden birçoğunu helak ettik. Onların yurtları daha iyi, daha zengin, görünüşleri ve yaratılışları daha güzel idi. Allah da onları, küfürleri sebebiyle helak etti.

Subhan olan Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ اِلٰى مَا مَتَّعْنَا بِهٖ اَزْوَاجًا مِنْهُمْ زَهْرَةَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا لِنَفْتِنَهُمْ فٖيهِ وَرِزْقُ رَبِّكَ خَيْرٌ وَاَبْقٰى

Taha suresi 20.131 Onlardan bazı kesimlere, kendilerini sınamak için dünya hayatının süsü olarak verdiğimiz şeylere gözünü dikme. Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha kalıcıdır. 

Öyleyse ey Müslüman! Paraya, elbiseye, resme ve diğer dünya zevklerine bakarak günaha girmekten sakın.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: 

قال النبي صلى الله عليه وسلم: ((إِنَّ اللهَ لَا يَنْظُرُ إِلَى صُوَرِكُمْ وَأَمْوَالِكُمْ، وَلَكِنْ يَنْظُرُ إِلَى قُلُوبِكُمْ وَأَعْمَالِكُمْ))،

 “Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.”

Allah, parayla olduğu gibi imgelerle şekillerle de zevk verir. Ve ikisi de bu geçici dünya hayatının çiçeğindendir. Ve ikisi de dünya insanlarını ayartır. İki tür felakete mahkûm insan vardır: Gücü yetenler ve gücü yetmeyenler. 

Gücü yetmeyen, bu dünyanın çiçeğine bakıp bakıp dururken, gücü yeten ise kendisine verilenlerle ayartılır. Bu dünyanın zevk ve arzularına dalmış ve Allah'a ibadet ve itaati ihmal etmiştir.

Ey Allah'ın kulları! Birçok insan bu dünyada kâfirlerin ilerlemesi, teknolojisi ve gelişmesi karşısında aldanmakta ve bu dünyadaki güzellikleri, kendilerinin ahirette cennetliklerden olacaklarına ve cehennem ateşinden kurtulacaklarına delil sanmaktadırlar.

İşte bu, apaçık bir sapıklıktır. Allah, ister mümin olsun ister kâfir. Dilediğini zenginlikle, dilediğini de fakirlikle sınar.

 İster mümin olsun ister kâfir. Her insanı hayır ve şükreder. Sabredenle şükredeni birbirinden ayırmak için Allah, her insanı hayır ve şerle sınar. 

Yüce Allah şöyle buyurur:

كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

Enbiya suresi 21.35 Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz.

Allah Teala şöyle buyurdu:

فَاَمَّا الْاِنْسَانُ اِذَا مَا ابْتَلٰیهُ رَبُّهُ فَاَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبّٖى اَكْرَمَنِ

Fecr suresi 89.15 İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, "Rabbim bana ikram etti" der.

وَاَمَّا اِذَا مَا ابْتَلٰیهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبّٖى اَهَانَنِ

Fecr suresi 89.16 Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, "Rabbim beni aşağıladı" der.

Ey Müslümanlar! Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: 

أيها المسلمون، كان نبيُّنا محمدٌ صلى الله عليه وسلم يقول: ((اللَّهُمَّ لا عَيْشَ إِلَّا عَيْشُ الآخِرَةِ)).

 “Allah’ım! Ahiret hayatından başka hayat yoktur.”

Şiir

لا تَرْكَنَنَّ إِلى الْقُصُورِ الْفَاخِرَة 

Süslü saraylara meyletmeyin.

وَاذْكُرْ عِظَامَكَ حِينَ تُمْسِي نَاخِرَة 

Akşam çöktüğünde çürümüş kemiklerinizi hatırlayın.

وَإِذَا رَأَيْتَ زَخَارِفَ الدُّنيَا فَقُلْ 

Dünya zinetlerini gördüğünüzde deyin ki:

يَا رَبِّ إِنَّ الْعَيْشَ عَيْشُ الآخِرَة 

 "Rabbim! Gerçekten hayat, ahiret hayatıdır."

Ey Müslümanlar! 

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَذَرْنٖى وَالْمُكَذِّبٖينَ اُولِى النَّعْمَةِ وَمَهِّلْهُمْ قَلٖيلًا

Müzemmil suresi 73.11 Nimet içinde yüzen o yalanlayıcıları bana bırak ve onlara biraz mühlet ver.

Allah Teala şöyle buyurdu:

فَمَهِّلِ الْكَافِرٖينَ اَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًا

Tarık suresi 86.17 Artık sen inkârcılara mühlet ver; onlara biraz zaman tanı!

Allah Teala şöyle buyurdu:

فَاصْبِرْ كَمَا صَبَرَ اُولُوا الْعَزْمِ مِنَ الرُّسُلِ وَلَا تَسْتَعْجِلْ لَهُمْ كَاَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَ مَا يُوعَدُونَ لَمْ يَلْبَثُوا اِلَّا سَاعَةً مِنْ نَهَارٍ بَلَاغٌ فَهَلْ يُهْلَكُ اِلَّا الْقَوْمُ الْفَاسِقُونَ

Ahkaf suresi 46.35 (Ey Muhammed!) O hâlde, yüksek azim sahibi peygamberlerin sabretmesi gibi sabret. Onlar için acele etme. Onlar tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, sanki dünyada gündüzün bir anından başka kalmadıklarını sanırlar. Bu bir duyurudur. Ancak yoldan çıkmış olan topluluk helâk edilir. 

Anlamı: Allah'ın kâfirlere azabını acele olarak isteme. Çünkü kafirler Allah'ın kendileri için takdir ettiği helak vaktinde mutlaka azaba uğrayacaklardır.

Allah Teala şöyle buyurdu:

فَلَا تَعْجَلْ عَلَيْهِمْ اِنَّمَا نَعُدُّ لَهُمْ عَدًّا

Meryem suresi 19.84 Ey Muhammed! Şu hâlde, onların azaba uğramalarını istemekte acele etme. Biz onlar için ancak (takdir ettiğimiz günleri) sayıp durmaktayız.

Müslüman, Allah'ın bu dünyada mal, mülk, zevk ve şehvet bakımından bolluk içinde olan kâfirlere ve münafıklara verdiği şeylere aldanmamalıdır. Zira dünya kâfirlerin cennetidir.

Allah Teala şöyle buyurdu:

اَفَبِعَذَابِنَا يَسْتَعْجِلُونَ

Şuara suresi 26.204 Bizim azabımızın çabuklaşmasını mı istiyorlar?

اَفَرَاَيْتَ اِنْ مَتَّعْنَاهُمْ سِنٖينَ

Şuara suresi 26.205 Ey Muhammed! Ne dersin; biz onları yıllarca (dünya nimetlerinden) yararlandırsak,

ثُمَّ جَاءَهُمْ مَا كَانُوا يُوعَدُونَ

Şuara suresi 26.206 Sonra da kendilerine tehdit edildikleri şey gelse, (hâlleri nice olurdu?)

مَا اَغْنٰى عَنْهُمْ مَا كَانُوا يُمَتَّعُونَ

Şuara suresi 26.207 (Dünyada) yararlandırıldıkları şeyler onlara fayda sağlamazdı.

 

Allah onlara mühlet verir ve onları ömürlerinin sonuna kadar erteler.

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَالَّذٖينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَ

Araf suresi 7.182 Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, biz onları bilemeyecekleri bir yerden yavaş yavaş felakete götüreceğiz.

وَاُمْلٖى لَهُمْ اِنَّ كَيْدٖى مَتٖينٌ

Araf suresi 7.183 Ben onlara mühlet veririm. Şüphesiz benim tuzağım çetindir.

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلَوْ يُؤَاخِذُ اللّٰهُ النَّاسَ بِظُلْمِهِمْ مَا تَرَكَ عَلَيْهَا مِنْ دَابَّةٍ وَلٰكِنْ يُؤَخِّرُهُمْ اِلٰى اَجَلٍ مُسَمًّى فَاِذَا جَاءَ اَجَلُهُمْ لَا يَسْتَاْخِرُونَ سَاعَةً وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ

Nahl suresi 16.61 Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.

Allah Teâlâ'nın, kâfirlere, zalimlere ve zalimlere mühlet vermesi, rahmetinden ve lütfundandır ki, tevbe etsinler. Ve Allah onlara karşı kesin bir delil getirsin.

Allah Teala şöyle buyurdu: 

وَرَبُّكَ الْغَفُورُ ذُو الرَّحْمَةِ لَوْ يُؤَاخِذُهُمْ بِمَا كَسَبُوا لَعَجَّلَ لَهُمُ الْعَذَابَ بَلْ لَهُمْ مَوْعِدٌ لَنْ يَجِدُوا مِنْ دُونِهٖ مَوْئِلًا

Kehf suresi 18.58 Rabbin, çok bağışlayıcıdır, merhamet sahibidir. Eğer yaptıkları yüzünden onları (dünyada) cezaya çarptırsaydı, elbette azaplarını çarçabuk verirdi. Hayır, onlar için belirlenmiş bir gün vardır ki (o gün gelince) hiçbir kurtuluş çaresi bulamazlar.

Allah'ın, kâfirleri, münafıklarını, zalimlerini ve gaflet içindekileri, kendilerine bu dünyada bir azap gelinceye kadar şaşkın bir halde bırakması veya onları, çok günah işlemiş ve en şiddetli azabı hak etmiş olarak, ecellerinin sonuna kadar bırakması hikmetindendir. 

Öyleyse, Allah'ın onlar için takdir ettiği helak vaktinden önce azaplarını acele ettirmemiz doğru değildir.

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلَوْ يُعَجِّلُ اللّٰهُ لِلنَّاسِ الشَّرَّ اسْتِعْجَالَهُمْ بِالْخَيْرِ لَقُضِىَ اِلَيْهِمْ اَجَلُهُمْ فَنَذَرُ الَّذٖينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا فٖى طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ

Yunus suresi 10.11 Eğer Allah, insanlara onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar hâlde bırakırız.

Allah Teala şöyle buyurdu:

فَذَرْهُمْ فٖى غَمْرَتِهِمْ حَتّٰى حٖينٍ

Muminun suresi 23.54 Ey Muhammed! Sen onları bir zamana kadar, gaflet ve şaşkınlıklarıyla baş başa bırak!

اَيَحْسَبُونَ اَنَّمَا نُمِدُّهُمْ بِهٖ مِنْ مَالٍ وَبَنٖينَ..نُسَارِعُ لَهُمْ فِى الْخَيْرَاتِ بَلْ لَا يَشْعُرُونَ

Muminun suresi 23.55-56 Kendilerine bol bol verdiğimiz mal ve evlatla onların iyiliğine koştuğumuzu mu sanıyorlar? Hayır, onlar farkına varmıyorlar!

Allah Teala şöyle buyurdu:

وَلَا يَحْسَبَنَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا اَنَّمَا نُمْلٖى لَهُمْ خَيْرٌ لِاَنْفُسِهِمْ اِنَّمَا نُمْلٖى لَهُمْ لِيَزْدَادُوا اِثْمًا وَلَهُمْ عَذَابٌ مُهٖينٌ

Al-i İmran suresi 3.178 İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

 وقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: ((إن الله ليُملي للظالم حتى إذا أخذه لم يُفْلِته))، ثم قرأ:

       “Allah zalime mühlet verir, sonunda onu yakaladığında bir daha bırakmaz.” Sonra şu âyeti okudu:

وَكَذٰلِكَ اَخْذُ رَبِّكَ اِذَا اَخَذَ الْقُرٰى وَهِىَ ظَالِمَةٌ اِنَّ اَخْذَهُ اَلٖيمٌ شَدٖيدٌ

Hud suresi 11.102 Zulme sapmış memleketlerin halkını yakaladığında, Rabbinin yakalaması işte böyledir! Şüphesiz O'nun yakalaması can yakıcı ve şiddetlidir.

Kâfirlere ve zalimlere azabı acele ettirmek yanlıştır. Aksine, kâfirlere ve zalimlere dua ederken, onlara zaman ve acele etmeden dua etmek gerekir. Allah dilediğini yapar ve dilediği zaman azabını onlara indirir.

Allah Teala şöyle buyurdu:

اِلَّا الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللّٰهَ كَثٖيرًا وَانْتَصَرُوا مِنْ بَعْدِ مَا ظُلِمُوا وَسَيَعْلَمُ الَّذٖينَ ظَلَمُوا اَیَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ

Şuara suresi 26.227 Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah'ı çok anan ve haksızlığa uğratıldıktan sonra öçlerini alanlar başka. Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.

اللهُمَّ اغْفِرْ لَنَا وَلِلْمُؤْمِنِينَ، وَالْمُؤْمِنَاتِ وَالْمُسْلِمِينَ وَالْمُسْلِمَاتِ، وَأَلِّفْ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ، وَأَصْلِحْ ذَاتَ بَيْنِهِمْ، وَانْصُرْهُمْ عَلَى عَدُوِّكَ وَعَدُوِّهِمْ، اللهُمَّ الْعَنِ الكَفَرَةَ الَّذِينَ يَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِكَ وَيُكَذِّبُونَ رُسُلَكَ، وَيُقَاتِلُونَ أَوْلِيَاءَك، اللهُمَّ خَالِفْ بَيْنَ كَلِمَتِهِمْ، وَزَلْزِلْ أَقْدَامَهُمْ، وَأَنْزِلْ بِهِمْ بَأْسَكَ الَّذِي لَا تَرُدُّهُ عَنِ الْقَوْمِ الْمُجْرِمِينَ، اللهُمَّ إِنَّا نَسْتَعِينُكَ وَنَسْتَغْفِرُكَ، وَنُثْنِي عَلَيْكَ وَلَا نَكْفُرُكَ، وَنَخْلَعُ وَنَتْرُكُ مَنْ يَفْجُرُكَ، اللهُمَّ إِيَّاكَ نَعْبُدُ، وَلَكَ نُصَلِّي وَنَسْجُدُ، وَإِلَيْكَ نَسْعَى وَنَحْفِدُ، نَرْجُو رَحْمَتَكَ، وَنَخْشَى عَذَابَكَ، إِنَّ عَذَابَكَ الْجِدَّ بِالْكُفَّارِ مُلْحِقٌ.

Allah'ım! Bizi, mü'min erkekleri ve mü'min kadınları, müslüman erkekleri ve müslüman kadınları bağışla. Kalplerini uzlaştır, aralarındaki bağı düzelt ve onları hem senin düşmanına hem de onların düşmanına karşı zafere ulaştır. 

Allah'ım! Senin yolunu tıkayan, peygamberlerini yalanlayan ve dostlarınla savaşan kâfirlere lanet et. 

Allah'ım! Onların sözlerinin arasını boz, ayaklarını sars ve suçlu toplumdan geri çeviremeyeceğin bir azap indir. 

Allah'ım! Senden yardım dileriz, mağfiret dileriz, sana hamdederiz, seni inkar etmeyiz. Sana dil uzatanları da terk ederiz. 

Allah'ım! Yalnız sana ibadet ederiz, sana dua eder, sana secde ederiz. Senin için gayret eder ve sana koşarız. Senin rahmetini umar, azabından korkarız. Çünkü senin azabın kâfirlere yakındır.

اللَّهُمَّ اقْسِمْ لَنَا مِنْ خَشْيَتِكَ مَا تَحُولُ بِهِ بَيْنَنَا وَبَيْنَ مَعَاصِيكَ، وَمِنْ طَاعَتِكَ مَا تُبَلِّغُنَا بِهِ جَنَّتَكَ، وَمِنَ الْيَقِينِ مَا تُهَوِّنُ بِهِ عَلَيْنَا مَصَائِبَ الدُّنْيَا، وَمَتِّعْنَا بِأَسْمَاعِنَا وَأَبْصَارِنَا وَقُوَّتِنَا مَا أَحْيَيْتَنَا، وَاجْعَلْهُ الْوَارِثَ مِنَّا، وَاجْعَلْ ثَأْرَنَا عَلَى مَنْ ظَلَمْنَا، وَانْصُرْنَا عَلَى مَنْ عَادَانَا، وَلَا تَجْعَلْ مُصِيبَتَنَا فِي دِينِنَا، وَلَا تَجْعَلِ الدُّنْيَا أَكْبَرَ هَمِّنَا، وَلَا مَبْلَغَ عِلْمِنَا، وَلَا تُسَلِّطْ عَلَيْنَا مَنْ لَا يَرْحَمُنَا.

Allah'ım, bize isyanımızla aramıza girecek bir korku, bizi cennetine ulaştıracak bir itaat ve dünya musibetlerini bize kolaylaştıracak bir yakîn ver. 

Bizi hayatta tuttuğun sürece işitmemizi, görmemizi ve kuvvetimizi bize faydalı kıl ve onu bize mirasçı kıl. Bize zulmedenlerden intikamımızı al ve bize düşmanlık edenlere karşı bize yardım et ve… Bizim sıkıntımız dinimizdedir. Dünyayı en büyük kaygımız, bilgimizin en geniş alanı kılma ve bize merhamet etmeyenleri bize hakim kılma.

اللهم صلِّ وسلِّم على نبينا محمدٍ وعلينا وعلى جميعِ عباد الله الصالحين من السابقين واللاحقين.

Allah'ım, Peygamberimiz Muhammed'e, bizlere ve geçmiş ve gelecek bütün salih kullarına salat ve selam eyle.

 

Tercüme Tarih: 29.Ekim.2025 

Tercüme Eden: İbrahim SIRMALI 

(Emekli Müftü, İcazetli) 

Yayın Tarihi: 30.09.2024 

Yayınlayan:Dr. Saad bin Abdullah El-Hamid

Okuyan: Dr. Muhammed bin Ali bin Cemil El-Matari 

Konu: İslam, tüm peygamberlerin dinidir ve İslam'dan başkasını arayan cehennem ehli arasında kafirdir. 

https://www.alukah.net/sharia

dan alıntıdır.

 

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —